içi boşaltılmış atatürkçülük kavramının hayallerle süslenerek hedef kitleye yedirildiği kitaptır.
Tamamen kişisel fikirlerimi yazmak istiyorum.
Kitabın yazarının samimiyetine inanmıyorum. Çünkü herşeyden önce herkes gibi ben de paranoyak bir kişilik yapısına sahip oldum.
Ülke resmen ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafta laik atatürkçüler, diğer tarafta fetoş ürünleri.
Laik atatürkçü olduğunu iddia edenlere bakıyorum, seksen yılda ülkenin anasını ağlattılar, sabahın köründe yedi yaşındaki çocukları kuru ayazda bekletmeyi atatürkçülük olarak gösterdiler, halkı kahraman yaparken aslında küçümsediler, hor gördüler, insana değer vermediler, sözde batılılaştılar ama şark miskinliğinden ve uyanıklığından kurtulamadılar, atatürk'ü sadece törenlerde anmayı atatürkçülük sandılar, halkı anlamadılar anlamak istemediler. Ülkeye zerre faydaları yoktur.
Fetoş ürünleri, çağın şartlarını iyi değerlendirip dış güçlerin de desteğini alarak içi boşaltılmış atatürkçülük tabusunu yıkmaya başladılar, yaldız döküldü, alttaki pas ortaya çıktı. Halkın yıllarca içinde biriktirdiği nefret sandıkta akp iktidarı olarak tezahür etti. Halkın zayıf tarafı olan inanç sistemini çok iyi kullandılar, kemalistlere tur bindirdiler, üstelik halkın da desteği ile. Bugün seçim olsun, akp yüzde altmış oyla iktidar olmazsa bütün dişlerimi kırarım.
Okulda öğretilen tarih ağırlıklı olarak birinci dünya savaşı ve sonrası dönemi kapsar. Ondan önce bir dönem yokmuş gibi davranılır. Ve kurtuluş mücadelesi üçgün içinde yapılmış bitmiş havası vardır. Ama kazın ayağı öyle değildir :
ingilizlerin istanbul'u işgali : 13 Kasım 1918
Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı : 19 Mayıs 1919 (aradan altı ay geçmiş)
TBMM'nin açılması : 23 Nisan 1920 (tam bir yıl geçmiş)
Mudanya Mütarekesi : 3 Ekim 1922 (meclis açıldıktan iki yıl sonra)
ingilizlerin istanbul'dan gidişi : 6 Ekim 1923 (ateşkesten bir yıl sonra)
Toplam beş yıllık bir dönemdir. istanbul bugün işgal edilmiş olsaydı, kurtuluşu 2013 olacaktı. 2013 yılını düşünebiliyor musunuz? 5 koca yıl işgal, eziyet ve yağma. Kısır tartışmalar, başkaldırmalar, çekişmeler, fakirlik, belirsizlik, çaresizlik ve üstüne halkın vurdumduymazlığı.
Kurtuluş savaşı olarak adlandırılan dönemde, cephede savaşan askerden çok asker kaçağı bulunduğunu biliyor muydunuz?
istiklal mahkemelerinin aslında dincileri asmak için değil asker kaçaklarını yakalayıp cezalandırmak, anarşi ve talanın önüne geçmek için kurulduğunu biliyor muydunuz?
Bu milletin bir kısmı çılgındır evet, ama çoğu değildir. Bugün işgal olsa, yine bir grup çılgın çıkacaktır ancak büyük çoğunluk seyretmekle yetinecektir. Tıpkı seksenbeş sene önce olduğu gibi.
Neden onca sene herşeyin olduğu gibi ve tarafsız bir şekilde anlatılmadığı sorusunun cevabını kim verebilir?
Halkın Mustafa Kemal'e bağlılık duyması onu çok sevdiğinden değil, mustafa Kemal'in Osmanlı Paşası olmasındandır. Bugün dahi generaller büyük adamlardır sokaktaki vatandaş için.
Şimdi birileri çıkıp da gerçekleri haykırdığı zaman birileri rahatsız olmaktadır. Uyuyan halkın uyanması istenmemektedir. Hoş, halk da pek uyanmak niyetinde değildir.