D vitamini diğer vitaminlere pek benzemez.
şöyle ki; Cildinizi güneş ışığına maruz bıraktığınızda vücudunuz kendi D vitamini yapabilir.
ama bu yolla vücudunuz başka vitaminleri sentezleyemez. diğer vitaminleri tükettiğimiz gıdalardan sağlarız.
Örneğin, meyve ve sebzelerden C vitaminini aldığımız gibi…
Doğada bulunan çok az sayıdaki gıda D vitami içerir.
Yağlı balıkların eti (somon, orkinos ve uskumru ) ve balık karaciğeri yağları d vitamini kaynakları arasındadır.
D vitamini az miktarda sığır karaciğeri, peynir ve yumurta sarısında da bulunur.
Bu gıdalardaki D vitamini, esas olarak D3 vitamini formunda ve bu vitaminin metaboliti olan 25 (OH) D3 şeklindedir.
Bazı mantarlar değişken miktarlarda vitamin D2 sağlarlar. Kontrollü koşullar altında ultraviyole ışınlara maruz bırakılmasından dolayı gelişmiş D2 vitamini seviyesine sahip mantarlar da mevcuttur.
D vitamini güçlü kemik oluşumu için çok önemlidir.
Kemiklerin belirli bir yapı kazanmasını sağlamak ve kemikleri sağlamlaştırmak için d vitamini yanında kalsiyum ve fosfor minerali de son derece önemlidir.
fakat kalsiyum ve fosfor minerallerinin vücut içerisinde emilmesi için D vitamini gerekmektedir.
gıdalardan fazla miktarda kalsiyum ve fosfor içeren mineraller alınsa bile; vücut yeterli D vitaminine sahip olmadığında kalsiyum ve fosfor mineralinin emilimi son derece güçleşir.
D vitamini eksikliği durumunda; çocuklardaki raşitizm, yetişkinlerde osteomalazi (kemik yumuşaması) adı verilen arazlar ortaya çıkar. Bu arazların her ikisi de yumuşak, ince ve kırılgan kemiklere neden olur.
D vitaminin eksikliği; kanser, astım, tip II diyabet, yüksek tansiyon, depresyon, Alzheimer gibi hastalıklarla da ilişkilendirilmiştir.
d vitamini; beyin gelişimi, solunum sitemi, kardiyovasküler sistem, kas gelişimi, bağışıklık sistemi gibi vücudun fonksiyonlarında etkili bir vitamindir.
Düşük D vitamini seviyeleri Finlandiya ve diğer Kuzey ülkeleri için özel bir endişe kaynağıdır.
çünkü bu ülkelerde yaşayan insanlar güneş ışığına daha az maruz kalmaktadır.
Finlandiya'da sağlık alanında yapılan güncel bir araştırma sonucunda, Düşük D vitamini düzeyine sahip olan erkeklerin sık sık baş ağrısı riski ile karşı karşıya kaldığı belirlenmiştir.
çalışmadan kesitler;
bu araştırma kan örnekleri veren ve baş ağrılarının sıklığı hakkındaki soruları cevaplayan 42 ila 60 yaşları arasındaki yaklaşık 2,600 Finli erkekten gelen bilgiler doğrultusunda derlenmiştir.
Çalışmaya katılan erkeklerin neredeyse yüzde 70'i, vitamin D eksikliği için genellikle eşik olarak kabul edilen, mililitrede 20 nanogram'dan (litre başına 50 nanomole) düşük vitamin D düzeylerine sahiptir.
ortalama olarak sıklıkla baş ağrısı çeken (en az haftada bir kez ) erkeklerde d vitamini miktarı 15.3 nanomol/litre iken; genelde baş ağrısı çekmeyen erkeklerde d vitamini miktarı 17.6 nanomol/litre bulunmuştur.
(Amerika Birleşik Devletleri'nde, vitamin D düzeyleri genellikle ng / ml olarak bildirilirken, dünyanın diğer yerlerinde ise nmol / L olarak bildirilir.)
1 nmol/litre= 0.4 ng/litre
D vitamini seviyesi en düşük (11.6 ng / ml'nin altında veya 28.9 nmol / L) olan erkeklerde baş ağrısı görülme riskinin, en yüksek D vitamini düzeylerine (22 ng / ml veya 55 nmol / L'nin üzerinde) sahip erkeklere kıyasla yaklaşık iki kat daha yüksek olduğu belirtilmiştir. )
***
Serum 25- Hydroxyvitamin D [25(OH)D] konsantrasyonu düzey aralığı
< 30nmol/litre ya da <12 ng/ml ‘de ------ vitamin d noksanlığı gözlenir.
30-50 nmol/litre ya da 12-20 ng/ml------ sağlıklı ve güçlü kemik gelişimi için yeterli olmayan miktar aralığıdır.
>50 (50 dahil) nmol/litre ya da >20 (20 dahil)------ sağlıklı ve güçlü kemik gelişimi için yeterli olan miktar aralığıdır.
>125 nmol/litre ya da 50 ng/litre -----yüksek düzeydeki miktarı yan etki yapar.
***
insanlardaki düşük D vitamini düzeylerinin vücutta bazı hastalıkların artış göstermesini de tetikleyebileceği araştırıcılar tarafından rapor edilmiştir.