tanımlarının en güzel yönünü; recep tayyip erdoğan'ın dolmabahçe sarayında bir ofis edinmesi ve bu ofisi kullanırken güvenlik sebebi ile rahatsız olması sonucu kaybetmiş olan iskeledir.
yukarıdaki nedenden ötürü orada artık bir çay bahçesi yoktur. her gün yüzlerce kişinin uğrak yeri olan, dinlenme yeri olan, belkide benim gibi bazılarının (ki bu bazıları biliyorum çok fazla) huzur bulduğu çay bahçesi, bir tek kişinin keyfiyeti dolayısıyla artık yoktur, kapatılmıştır...
ankara'dan istanbul'a her indiğimde ilk uğradığım yerdi beşiktaş iskelesi çay bahçesi. ankara'da birileri geçecek diye kapatılan caddeler, bu caddelerde beklenen dakikalar, yol vermeler, koruma polislerinin işgüzarlık anonsları yetmemişti anlaşılan. beşiktaş iskelesine giden yol kapalıydı, ankara'da yaşayanların alışkın olduğu siyah takım elbiseli veya güneş gözlüklü polislerin hepsi dolmabahçe sarayının kapısına üşüşmüştü. rte dolmabahçe sarayına konuşlanmıştı, bir süre de burada oturan insanları bu şekilde rahatsız ettiler.
son olarak vapur beşiktaş iskelesine yanaşırken farkettim ki çay bahçesi yoktu. yüzlerce kişi bu zevkten bir tek kişinin zevkinden dolayı mahrum kalmıştı. şimdi iskeleyi görmek bile istemiyorum. hatta bu duruma ses çıkarmayan çay bahçesi sakinlerini de görmek istemiyorum...
boğaz köprüsü sularında bir yalıya yerleşip, köprüyü güvenlik dolayısıyla trafiğe kapatmasından korkuyorum şimdi.