arabaya oturduk. babam 1 saat boyunca detaylı bir şekilde herşeyi anlattı. daha sonra arabayı çalıştırdık, frene bas dedi, bastım. "debriyajdan ayağını yavaş yavaş çek, araba bi noktada titremeye başlayacak, titremeye başlayınca debriyaja geri bas. o titrediği noktayı kafana kazıyana kadar bunu yap dedi. 2-3 denemede zaten kafama kazındı nokta. (bkz: kavrama noktası). her arabanın kavrama noktasının farklı olduğunu, bir arabaya ilk kez oturuyorsam bunu denemem gerektiğini falan detaylıca anlattı yine. daha sonrası malum yollara vurduk kendimizi. bol bol "ışık yanacak bas gaza"larla, "sağ aynaya bak, müsaitse sinyalini unutmadan sağ şeride geç"lerle, "bebek sever gibi narin bas şu frene"lerle ve babamdan duymaya hiç alışkın olmadığım "aferin lan kerata yetenek var sende"lerle kazasız belasız bitirmiştik.
tek kızdığı konu direksiyonu çevirmemdi. "oğlum araba emanet değil, kız gibi çevirmesene şu direksiyonu. yarın öbür gün sevgilini oturtursun yanına bi tarafıyla güler sana" diye sataşmalarının akabinde onun tabiriyle "erkek adam gibi" direksiyon çevirmeyi de öğretmişti.