Özelleştirme hususlarında takındığımız tavrın gelip gümlediği yer bu olsa gerek. Medyamızın küresel-kapitalist etiketli simaları ne de çok sevinmişlerdi Dünya Kupası yayın hakları ihalesinden ATV, Sabah, Havaş gibi kuruluşları bünyesinde barındıran Ciner Grubunun galip çıkmasına; Dünya Kupası gibi kozmopolit, milyarlarca izleyiciyi(tüketiciyi) kendisine bağlayan, tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük spor organizasyonunun köhne, kar etmeyen, memur-bürokrat zihniyetli devlet televizyonu tarafından yayınlanması canlarına tak etmişti. Kalite istiyorlardı, müteşebbis zihniyetinin bağlı bulunduğu prangalardan kurtarılmasını, dünya kupası yayınlama anlayışına kazandıracağı yepyeni soluğun, özel sektörün ;o kafalarca; bozulan imajını yeniden şişirmesini istiyorlardı.
Olmadı; ihaleyi alan Ciner Grup maçların, Kanal 1 isimli magazin-popüler kültür orijinli, yayından kaldırılmış veya sona ermiş dizilerin eski bölümlerinin süslediği Atv den hallice bir yayın anlayışını benimsemiş mütevazı bir kanaldan yayınlanacağını duyurdu. Kutlamaların coşkusundan bir şey kaybetmemiştik ama aklımıza takılan bazı sorular vardı.
Örneğin:Maçları kimler sunacak? Öyle ya, Kanal1 de futbol maçı anlatacak spiker yoktu. Atv de de mevcut sadece bir adet spor programı vardı ve onun sunucusu Ersin Düzen 64 maçın anlatımında yetersiz kalabilirdi! Telefonlar açıldı, anlaşmalar yapıldı, Kanal D spor servisinden Gökhan Telkenar kanalın başına spor müdürü sıfatıyla atandı, NTV ve Türkiye nin en başarılı futbol spikeri Okay Karacan, Güntekin Onay, Emre Tilev, Ümit Aktan gibi dallarında isim yapmış kişiler transfer edildi ve en büyük şüphemiz giderildi.
Diğer bir soru da aynı saate tekabül eden maçların nasıl yayınlanacağı idi. Zira dünya kupası maçları arşivlik değeri olan, karaborsa sektörüne milyonlarca dolar akıtılmasını sağlayan hadiseler olduğundan geçmişte TRT nin sahip olduğu 3 kanaldan maç yayınlama imkanının Kanal1 de bulunmadığını bilen futbol aşıkları dört yılda bir yaşadıkları bu ritüelin en ufak karesinin bile kırpılmasına razı olmayacaklardı.
Maçlar başladı ve uygulamaya geçildi. Sonuç şu ana kadar tam bir fiyasko. O beğenmediğimiz TRT spikerlerini en iddiasız maçlara bile dünya kupası kavramının büyüsünü bozmamak, yaşanan adrenalin patlamasını yansıtmak için dünyanın öbür ucuna yollarken Kanal 1, spikerlerinin büyük çoğunluğunun maçları istanbuldaki stüdyodan sunmasına karar verdi. Yani spikerle sizin aranızda hiçbir fark yok. Onlar da televizyon başında siz de. Siz ne görüyorsanız onlar da onu görüyor ve size sizin gördüğünüz şeyleri anlatıyorlar. Hoş onu da anlatamıyorlar o da ayrı konu. Hollanda nın kalecisinin isminin Van Basten olduğu konusunda ısrarcı olanlar mı istersiniz, sunduğu maçtaki takım kadrolarına bakmaya üşenip kimin kim olduğunu anlayamadığından bazı futbolcuların ayağına her top gelişinde derin bir sessizliğe bürünenler mi istersiniz, neresinden bakarsanız bakın laubali bir anlayış hakim dünyanın en büyük spor organizasyonunun yayınında.
Futbolseverleri hayal kırıklığına uğratan bir diğer uygulama da çakışan maçlar sorununu Kanal 1 spor müdürü Gökhan Telkenar ın dahiyane bir yöntemle çözüme kavuşturması oldu. Çakışan maçlardan önemsiz bulunanlar tespit edilecek ve gece yarısı banttan yayınlanacakmış. Gökhan Telkenar iyi niyetli bir insan, tecrübeli bir spor spikeri olabilir. Lakin hangi maçın daha önemsiz veyahut daha zevksiz geçeceğini belirleyebilecek üst düzey bir futbol otoritesi veyahut daha da ötesi bir falcı mıdır? Canlı yayınlanmayan maçta üst düzey bir mücadele ve bol gol olursa Kanal 1 izleyicisi cinnet geçirmeyecek mi? Çakışan maç diğer bir Ciner Grup kanalı olan Atv den yayınlanamaz mı hazır M. Ali Erbil etkisiz hale getirilmişken?
Tüm bu sorular yanıtsız duradursun kamu oyumuzun medar ı iftar sözcüsü medyamızdan da bu konuda pek ses yok. TRT, içerisinde domuz karakter barındıran çizgi filmleri ayıklamakla, diğer özel televizyon kanalları ve gazeteler ise adamlar dünyanın parasını ödeyip 64 maçı ayağınıza getiriyorlar yatıp kalkıp dua edin be mealindeki tavırları empoze etmekle o kadar meşguller ki olan yine biz futbolseverlere oluyor.
Futbolsever olarak ne mi isterdik? Yayın ihalesini alan kanalın hepimizi dünyevi dertlerden bir ay süresince de olsa uzak tutacak bu organizasyonu oda sıcaklığımızın elverdiği ölçüde evlerimize doldurmasını isterdik. Sabah kalkar kalkmaz Kanal 1 i açıp maç özetlerini, maç sonrası yorumlarını görmek isterdik, tüm sene beynimizi karıncalatan magazin programlarını, Ece Erken i değil. Spikerlerin maçların oynandığı stadyumdan yayın yapmasını isterdik. TRT spikeri Abidin Aydoğdu eşli kuul, deyvid treşkeee dediğinde gülüyorduk, sesin görüntüden daha önce iletilmesi yüzünden bazı topların daha kaleye girmeden gol olduğunu anlıyorduk belki ama maçların tüm heyecanını da biraz olsun hissedebiliyorduk. Maçların bitiminde lise piyesinden hallice bir dekor eşliğinde "şu şunu yendi, yarın da şu şunu parçalayacak hepinize iyi akşamlar" diye ahkam kesen bir spor programı değil, kupanın diplomatik hiçbir örgütün başaramayacağı düzeydeki birleştirici unsurlarından, maçların detaylı analizlerine kadar inebilecek programlar ve yorumcular istiyorduk. Futbol istiyorduk. Başka bir şey değil..
~http://www.siyahkahve.com ~