dünyanın en mükemmel dedektifidir. kendi tabiriyle ''küçük gri hücreler''i sayesinde gerçeğe her türlü ulaşır. yani bir koltuğa oturup gözleri kapatarak düşünmek; sürekli soytarı dedektifler gibi elinde bir büyüteçle ipucu aramaktan daha iyidir. ona göre kılıktan kılığa giren, ağzında pipo ve elinde büyüteçle tazı gibi oradan oraya koşan dedektifler zavallı ve gülünçtür. çünkü ona göre, bazen kafamızdaki gözlerin göremeyeceği şeyleri, beynimizdeki gözlerimiz görür. dış görünümüne son derece önem veren bu amcamızın değer verdiği en önemli şeylerden biri de o eşsiz bıyığıdır. simetri hastasıdır. her şey düzenli olmalıdır. sıcak kakao ve nane likörü içmeyi çok sever. soğuk almaktan korkar, o sebepten yazın bile sıkı giyindiği zamanlar olmuştur. dostu arthur hastings'e genelde ''mon ami hastings'' diye seslenir. ve dünyada, gazetelerde adına ölüm ilanı verilen ''ilk ve tek'' hayali karakterdir.
bu adamı, sherlock denen soytarıyla kıyaslayanlar var bir de. poirot, sherlock gibi durmadan ipucu aramaz. insan davranışlarıyla, psikolojileriyle ve onlarla konuşarak aydınlatır olayı. elbet de ipuçları da kendisi için önemlidir ama önceliği insan davranışıdır. yani şöyle açıklamak gerekirse; ipuçlarının olduğu bir cinayet vakasında olayı poirot da, sherlock da aydınlatır. ama hiç ipucunun olmadığı bir cinayet vakasını poirot gene aydınlatır, ama sherlock nah aydınlatır.