Benim babamın bana değil de anneme söylediği sözlerdir. Ama unutur muyum asla. Niye unutayım?
Bizimkiler çok erken evlenmişler. Babam 19 yaşında bir öğretmen annem ise 16 yaşında bir ev kızıymış. Allah var, güzel kızmış annem. O zaman ki siyah beyaz fotoğraflarından bile belli. Babam da fena değil. Aslında yüzü gözü şekilli ama boyu kısa biraz. Yoksa o da fena değil.
Evlendikten sonra bir süre çocukları olmamış bizimkilerin. Bu da zaten toy olan bu iki gencin arasını germiş biraz. Annem garibim, ne yapsın çaresiz ağlarmış. Babam da, daha önce hiç olmamasına rağmen, kahve, geç gelme alışkanlığı, edinmiş.
Bu sırada bir de darbe olmuş ülkede. Bütün memurlar sürgüne gönderilmiş. Babamı da Bayburta göndermişler. Zaten sıkıntılı yürüyen evlilik bir de bu sıkıntılar eklenince iyice içinden çıkılmaz bir hal almış. işler iyice sarpa sarmışken, bir gün annem rahatsızlanmış. O zamanın imkanlarıyla doktora götürmüş babam. Tahmin etmişler gebelik olduğunu. o kadar sevinmiş ki, özel doktora götürmüş. O zamanlar çok pahalıymış bir doktorun özel muayenehanesi gitmek. Babam diyor ki, o zamanın parasıyla maaşımın dörtte birini verdim doktora diyor.
Gel zaman git zaman bizimkilerin nur topu bir erkek çocuğu olmuş. Bu çocukla birlikte babam da değişmiş. Artık anneme daha iyi davranır olmuş. Okuldan çıkıp direk eve gelirmiş. Hatta küçük teyzemi de memleketten çağırmış ki, annem tek başına yorulmasın ev işleriyle.
Ama kader işte, boşuna sövmüyor demek insanlar. ilk çocukları önce hastalanmış, sonra ölmüş. Öldüğünde altı aylıkmış. Annemin dediğine göre o dönem türkiye genelinde salgın varmış. Bir çok çocuk ölmüş. Zaten sağlık imkanları da kısıtlıymış.
Daha yeni yeni düzelen evlilikte iyice bozulmuş. Babam evini aksatmaya başlamış. Annem zaten yıkılmış. Her gün ağlar olmuş. Kolay değil, evladını kaybeden ve tutunacak dalı olmayan genç bir kadın.
Annem, teyzemle memlekete dönmüş. Babam bayburtta göreve devam etmiş. O yılın yaz tatiline kadar görüşmemişler. Sonra tekrar görüşüp bir şekilde evliliklerine devam etmişler. Zamanla başka çocukları olmuş. Hatta bana ölen abimin adını koymuş babam. "çok yakışıklı bir çocuktu sen de onun gibi ol diye koydum" diyor.
Sanırım 30 seneden fazla zaman geçmiştir bizimkilerin ilk çocuğunu kaybetmelerinden bu yana. Bundan bir kaç ay önce baktım konuşuyorlar. Annem hatırlıyor musun falan diyor?
Babam da dedi ki; geçenlerde rüyamda gördüm, biliyor musun. Büyümüş serpilmiş. Bizim xvayz'e benziyordu ama daha aklı başındaydı sanki. Beni görünce hemen yanıma geldi. Ellerimden öptü, çok özlemiş bizi, onu söyledi. Sana da selamı vardı. Ha bir de çok kızmış bana sana yüklediğim için, özür dile,
Dedi ve ağladı. Koskoca babam ağladı. Yıllardır ağladığını görmediğim, hep vakur olan, güçsüz hissettiğim de kendisinden güç aldığım adam ağladı. Herhalde asla unutmam babamın bu laflarını. Ama yine de çok koydu Be babamı ağlaması Allah bi daha ağlatmasın. Bildiğim zoruma gitti. Git yat amk, senin uyku vaktin gelmiş diyesim geldi.