biz insanız.
biz dünyayız.
her birimiz bir dünyayız.
bir güneşten kopan şekilsiz parçalarız biz.
hepimiz döneriz dünya gibi bir güneşin çevresinde.
döndükçe şekil alırız, yaralar açılır bedenimizde,
sivriliriz bazı konularda bu dönüşler sırasında.
kimi dünyalar dönmeyi bırakır bir süre sonra.
hepimiz yavaşlarız zamanla ve hepimiz uzaklaşırız birbirimizden.
hepimizin içi sımsıcaktır bir dünya gibi,
fakat en çetin kışlar yaşanır üzerimizde.
hepimiz kurur, soğur ve yaşadığımız boşluğa karışırız.
bir dünya gibi çekeriz kendimize birisini,
o uysa da uymasa da, ebediyen onu bırakmayız.
hepimizin uzun geçen geceleri vardır,
hepimizin kaybolduğu çölleri vardır,
hepimizin keşfedilmemiş toprakları vardır...
bazen tutulur güneşlerimiz, karanlık her yanımızı sarar.
bazen göremeyecek kadar uzaktaki bir yıldıza tutulur bazılarımız.
her bir dünyanın kendine ait harikaları vardır.
bizler de dünya gibi,
uzun ince bir yolda,
kendi rotamızı çizdiğimize inanıyoruz,
ve sadece yeterince uzaktan bakabilenler,
çıkış noktamızın çevresinde seyrettiğimizi görebiliyor.
bir dünya gibi büyük bir telaşla tamamlıyoruz,
365 gün 6 satırımızı.
bizimde dünya gibi üstümüzde yaşayanlar var.
ciğerlerimizi sondajla çekenler var,
bin bir emekle inşa ettiklerimizi,
bir kaç saniyede yerle bir edenler var.
bazen kendi hatalarımız harabeye çevirir bizi,
kendi kendimize deprem oluruz, sel oluruz, yangın oluruz,
fitilini kendimizin ateşlediği bombalar oluruz...
hepimiz birer dünyayız. hepimiz bir dünyayız.
biz aynı toz tanesinde yaşayan, benzer zerreleriz.