beş senedir ilk defa

entry1 galeri
    1.
  1. Beş senedir ilk defa bu kasabaya uğramıştı. Eski arkadaşlarını görmek istemiş ve iç geçirmişti. Acaba hala aynı şeyleri yapıp, aynı yerde mi takılıyorlar diye düşündü. Kasabanın ortasında duran haber panosuna bir göz attı. Panoda, iğneyle geçirilmiş yırtık pırtık bir kağıttan başka bir şey yoktu. Bu bir aranıyor posteriydi. Kağıtta herhangi birine hitap eden bir resim yoktu. Bir yandan bunun garip olduğunu düşünürken bir yandan da okumaya devam etti. Okumayı bitirdiğinde kafasına iliştirilen namluyu hissederek gülümsedi. Panodaki kağıdı yerinden söküp rüzgarın akışına bıraktı ve konuşmaya başladı.
    -Buraya geleceğimi nereden biliyordun?
    -Parayı seven bir kaç kuş buldum. Şimdi Kevin Porter, ellerini havaya kaldır.
    -Merak etme, silahım yok.
    -Beyninin dağılmasını istemiyorsan dediklerimi yap.
    Söz dinleyerek ellerini havaya kaldırdı. Arkasında ki adam onun üstünü ararken çevresini süzdü. Kasabadaki insanlar merakla onları izliyordu. Kalabalığın arasından bir ses yükseldi.
    -Heey! Kevin, düştüğün şu duruma bak.
    Ardından kahkahalar yükseldi. Elinde silahı olan adam, bir anlığına ne olduğunu anlamaya çalıştı. Kafasını sağa doğru çevirmeye çalıştığında boynunda bir basınç hissetti. Bir anda dünyası karardı ve yere yığıldı. Gözlerini açtığında, güneşin yerinde durmadığını farketti. Çevresi daha karanlıktı. Ayağa kalkıp üstündeki tozları temizlemek için ceketine ve pantolonuna vurdu. Yerden şapkasını aldı ve başına geçirdi. Kendisine doğru yaklaşan pasaklı ve şapkasının kenarı yırtılmış bir çocuk gördü. Çocuğun konuşmasına fırsat vermeden kaşlarını çatarak konuştu.
    -Sanırım bir şey söyleyeceksin.
    -Evet bayım. Kevin, bir dahaki sefere dikkatinizi dağıtmamanızı söylememi istedi.
    -Nerede o?
    -Şey, kesenin ağzını biraz açmanız gerek.
    -işini iyi bilen bir velede benziyorsun, bir saniye.
    Diyerek elini cebine attı. Dikkatle karıştırdı ama bir şey bulamadı. Somurttu ve söylenmeye başladı.
    -Kevin ibnesi… Param yok ceketimi versem? Bayağı pahalıdır.
    -Öyle olduğuna eminim efendim, bana uyar.
    Ceketi giyen çocuk, Kevin hakkında konuştu.
    -Şehirde birkaç işinin olduğunu söyledi.
    -Eminim o işsizin birkaç işi vardır.
    Dedi ve gülümsedi. Ardından kasabanın çıkışına doğru ilerledi. Çocuk, adamın gittiğini görünce panodan uzaklaşarak bir tavernaya girdi. Girer girmez, masada oyun oynayan ve elinde iki kart olan Kevin’a baktı. Kevin, gözlerini kartlardan ayırmadan bağırdı.
    -Ooo, hoş geldin Maxi. Linton nerede?
    -Şehre yolladım. Şimdi paraları görelim.
    -Kör olduğunu bilmiyordum.
    -Dalga geçmede paramı ver.
    -Yeni bir ceket bile almışsın, ne parası?
    -Bana bak, bir daha o kıçını kurtarmam.
    -Biraz eğlenelim dedik be oğlum. Neyse, git ve kendine yeni bir şapka al.
    Maximilian bir kaşını havaya kaldırdı. Şapkasını çıkardı ve içinde yirmi papel olduğunu gördü. Parayı cebine attı. Kapıyı açmak için elini, kapının koluna uzattı fakat kapı bir anda açıldı. Çocuk, karşısında biraz önceki adamı, Linton’u gördü. Linton sinirli bir şekilde Kevin’a döndü.
    -Seni adi herif, beni kandırabileceğini mi sandın?
    -Aslında, evet.
    -Silahımı geri ver, bende bu seferliğine seni görmezden gelip gideyim.
    -Vermem için bir sebep göremiyorum.
    -Dedim ya! Seni bir defalığına görmezden gelicem.
    -Peki, görmezden gelmezsen ne olur?
    iyice sinirlenen Linton, içeridekilerin gülmesiyle daha da sinirlendi. Çocuğa dönüp ceketini geri isteyecekti ki, orada değildi. Linton tehditler savurmaya başladı.
    -Seni bir dahaki görüşümde konuşmana izin vermeden öldüreceğim. Sadece sen değil, tanıdığın herkes zarar görecek!
    -Aaa, şeyin kadar konuş Linton.
    Diye lafa girdi Kevin’ın yanında oturan Veva. Herkes kahkahalar içinde Linton ile dalga geçip aşağıladılar. Linton sinir küpüne dönmüş bir şekilde tavernayı terketti.
    -|-

    ilgi olursa, devamıda gelir.
    0 ...