...Gece işine çıkan taksi şoförlerinin "Kurtlar Vadisi" dizisini kaçırmamak için arabalarına küçücük, muhtemelen "Çin işi-Japon işi" ekranlar taktırdığını biliyor muydunuz?
Bunu bilmeseniz bile, erkeklerin kahvehanelerde, tıpkı kadınların eskiden sabahları Brezilya dizisi izlemek için evlerde yaptıkları gibi "günler" düzenlediklerinden, hatta daha sonra izlenen bölüm üzerine münazaralar gerçekleştirildiğinden haberiniz vardır. Ama genel olarak bilmediğimiz ve bütün bu bilgilerden daha enteresanı şu ki Kurtlar Vadisi esas itibarıyla bu ülkenin eğitim ve gelir düzeyi en yüksek kesimince izleniyor.
Dizi, A ve B grubu izleyiciler arasında yüzde 48'lik bir izlenme oranıyla "tavan yapıyor". Peki, izleyenler neden izliyor? Etrafta yaptığım küçük bir kamuoyu yoklamasının sonucu ortaya çıkan, sözleşmiş gibi hep aynı biçimde kurulan cümle şöyle:
"Belgesel gibi; memlekette ne olduğunu öğreniyoruz!"
Nereden baksan üniversite okumuş bu insanlar, Susurluk hadisesini, derin devlet-mafya-siyaset ilişkilerini, meseleyle ilgili gerçekleri öğrenmek için, öldükten sonra her nasılsa dirilen, mezarından hortlayan "gerçekçi" bir karakter üzerine kurulu bir diziye başvuruyorlar.
Aynı insanlar, ulusal düzeyde bilgilenmek için izledikleri Kurtlar Vadisi belgeseli bitince, biraz kitap okumak isteyince ellerine Metal Fırtına kitabını alıyorlar. Tıpkı Kurtlar Vadisi gibi son derece "gerçekçi", "belgesel niteliğindeki" bu kitabı okuyarak uluslararası politikaya da hâkim oluyorlar.
Yani sadece taksi şoförleri, kahvelerdeki inşaat işçileri ya da ilkokul mezunu seyyar satıcılar değil, üniversite mezunu insanlar da bu yeni "bilgi ve aydınlama kaynaklarına" itibar ediyorlar ve bizim artık bunun nedenini anlamaya ihtiyacımız var...