meraktan yazıyorum sözlük

entry54 galeri
    50.
  1. GELECEKTEN BiR ANI(FiNAL)

    Onunla ilk tanışmamızı hatırlamıyorum. Sanki yarım kalan bir yapbozun asla yan yana gelememiş 2 parçası gibiydik.

    Bir keresinde sesler işittiğini söyledi. Ve o bunu derdemez “Gaipten sesler mi? Ben de duyuyorum onları.” diyerek güldüğüm için bu konuyu açmadı daha sonra. Benim de cesaretim olmadı sormaya.

    Bir keresinde hiç unutmam… Bir keresinde onunla… Biz beraber bir kez… Aslında hiç unutmazdım ama şimdi hatırlayamadım. Neyse işte. Bazen beraber kantine giderdik. Onun benim sandalyemi itmesinden nefret ederdim. Daha doğrusu sevdiğim insanların benim sandalyemi itmesinden nefret ederdim. Hep nefret ettiklerimden rica ederdim bunu en acınası ses tonumla ki sesim hep acınası çıkar.

    Ziyaretçilerinden topladığı avuç avuç bozuk parayla, dilediğimiz sağlıksız yiyecekleri alırdık. Neredeyse hiçbir zaman ikinci bir çikolatayı bile yiyemezdik ama yinede dolaplarımız tıka basa abur cubur ve muz doluydu.

    Bana ara sıra durumunun iyileştiğini söylerdi. Benim henüz hiçbir tahlilim bir öncekinden iyi gelmedi. Verilen ilaçlar ve yapılan tedaviler sadece yavaşlatıyordu sinir sistemimdeki sorunun ilerleyişini. Yani en doğru tedavi ile iyileşmiş olmayacaktım ancak normal biri kadar yaşayabilecektim. Her neyse. Durumun böyle olmasına rağmen ben de ona hep iyileştiğimi söylerdim. Zamanla azalan tüm duyu ve reflekslerime rağmen iyileşiyorum derdim.

    O bir bakışta anlardı benim ona yalan söylediğimi ama ben ona baktığımda anlayamıyordum bunu. Sanki dışı tertemiz ve pasparlak bir elma gibi bu nedenle içindeki kurdun onu ne kadar çürüttüğü görünmüyordu.

    Bir gün ailesi hastanede işinin bittiğini söyledi. Gelip sevinçle boynuma sarılırken farketmiştim ailesinin acı dolu gözlerini. Neyse ki sarılmayı bıraktığımız anda gülmeyi başardım ki sevinci kursağında kalmadı.

    Beni ziyarete gelip gelmeyeceğini sordum. Söz verdi.

    Dönem sonunda 3. sınıf karnesi eğer hep 5 olursa onunla hamama gideceğimizi ve buruşuk sırtımı keselemesine izin vereceğimi söyledim.

    Onunla aramızdaki özel selamlaşmayı yapıp, babasının elinden tutarak uzaklaşışını seyrettim. Sonra yavaş yavaş odama döndüm ve ne anı yaşayarak ne yarını düşünerek, tadını alamadığım bir muzu soyup, kabuğunu yere attım.

    işte bugün, dönemin son günüydü ve karneler dağıtıldı. 70 yıl fark olmasına rağmen tek can dostumun babası bugün elinde karneyle geldi. Geçen hafta okuldan eve gelirken düşüp bayılmış öyle dedi babası. Hastahane kadar dayanamamış genç ciğerleri. Ona verdiğim sözü hastaneden ayrılırken söylemiş babasına. Adamın yanakları ıslak, benim gözlerim yaşlı…

    Artık neredeyse göremediğim, duyamadığım, konuşamadığım, hareket edemediğim halde şu daracık hastane odasında paslanmayan tek parçamla, kalbimle yazıyorum bunları…

    SON
    1 ...