insanı vicdanı ile mantığı arasında bırakan, kısaca yetişkin olduğunda fiziken kimsenin desteği olmadan, yaşamını sürdürme olanak ve becerisinden yoksun bireyleri kısırlaştırmak suretiyle genlerini bir sonraki nesle aktarımı engellemeyi amaçlayan felsefe. (abd'de uygulama alanı yakın tarihte vardır)
felsefenin, kusurlu cenini anne karnında dünyaya gelmeden, dünyaya gelmiş ise bilinç kazanmadan öldürülmesi fikri ortaya atılmıştır.
Hatta felsefenin, bilinç kazanacak kadar yaşasa dahi bilimsel olarak normal kabul edilecek fiziksel yeterliliği olmadığı zaman içerisinde anlaşılan insanları ayıklamak (öldürmek) prensiplerini barındıran radikal genişlemeye gittiği dahi görülür.(hitler dönemi)
Kısaca örnek verecek olursak,akıl hastaları, doğuştan kör-sakat olanlar, doğuştan gelen ölümcül bir hastalık taşıyanlar(anne karnında hıv virüsü kapılması gibi) vs. insanların ölümle toplumdan ayaklanması, ilerki nesillerin kusursuz olmasını amaçlayan bir felsefedir.
Bazı sebeplerle bugün tartışma konusu dahi değildir ancak, bu tür çocuklara sahip ailelerin çektiği sıkıntılar bir yana, o insanı (mesela akıl hastasına, doğuştan felçli bir çocuğa) hayatta tutmanın kişinin kendisine de hayat boyu eziyet olacağı gerçeği de söz konusudur.
Mesela akıl hastası olacağınızı bilseniz yahut kör olacağınızı bilseniz, bu şekilde yaşamayı mı tercih ederdiniz yoksa keşke doğar doğmaz ölseydim mi derdiniz?
işte felsefenin kilit noktası budur. Bu soruya hemen hemen her insan doğuştan ölmeyi tercih ederdim yanıtını vermiş.