"eğer biz islam'ı yok etmezsek islam bizim medeniyetimizi yok edecek" diyen bir zihniyete karşı savaş vermektedir. bizim sığırcıkların kendisinin her yaptığı şeyi kişiselleştirmeye çalışmasına bakmayın siz.
bir de, avrupa'lıları az çok tanıyan birisi olarak söyleyebilirim ki erdoğan veya putin gibi baskın karakterli bir lider ve buna paralel politikalar izlediğiniz sürece rahat nefes alabilirsiniz. chp'nin ıslak rüyalarında gördüğü yurtta sulh cihanda sulh ilkesi ise masallarda ve finlandiya'da görülebilecek türden bir ütopya. bu topraklarda değil.
chp ve diğer türk solunun olaylara bakış açısı genellikle tanzimattan beri süregelen bir batı hayranlığı ve bu hayranlığa dayalı pasif bir yaklaşıma dayanıyor. ancak şöyle bir şey var ki bu şekilde bir kabulleniş şimdiye kadar bize maalesef herhangi bir kazanç getirmemiş, aksine daha fazla boyunduruk altına alınmamızı sağlamıştır. en basitinden örnek vereyim, avrupa birliği dağılma aşamasına gelmiş olmasına rağmen yarım asırdır ısrarla dalga geçercesine aralarına katmıyor bizi. akp öncesi başta ahmet necdet sezer olmak üzere belli bir kemalist kitlenin sponsoru konumunda olan israil lobisi ise ancak dünyanın en pahalı uçak veya diğer savunma sanayii ekipmanlarını satmaktaydı. bir keresinde aselsan'da çalışan bir kadın geçmiş dönemlerde aynı tip ve sayıdaki uçak bakımına ödediğimiz ücretin endonezya'lıların ödediklerinden 120 kat fazla olduğunu söylemişti. düşünün, aynı hizmeti, aynı kişilerden alıyorsunuz ama 120 kat fazla para veriyorsunuz, üstelik ihale olmuş, bu ihaleyi birileri onaylamış, parası ödenmiş. daha neler neler.
şu anda atıyorum "bizim suriye'de ne işimiz var yeaa, fırat kalkan ne ola ki? eneee.." diyen klasik bir chp/hdp sempatizanı bir türk bu pasif mentalite ile dünyanın en kanlı topraklarında en fazla canlı kalabilir. (ki anladığım kadarıyla fazla bir beklentileri de bulunmuyor.) ama onurlu, şerefli, güçlü bir devlet olarak değil, lobilerin oyuncağı haline gelmiş, itibarsız bir gizli servisi olan, bölgeyi geçtim daha kendi iç politikalarında bile başkalarına bağımlı, hemen hemen hiçbir büyük projenin veya yatırımın gerçekleşmediği, savunma sanayinde dışa bağımlı bir devlet olacaktık. olacaktık derken, varsayım yapmıyorum, gerçekten bu karanlık dönemlerden geçtik. şu anda başta bbc, reuters, cnn olmak üzere bütün dünyanın üzerimize oynamaları tesadüf değil. başta işid iftirasıyla dünya kamuoyunda kara propaganda araçlarına maruz kaldık. üstelik bunu adı can dündar olan orospu çocuğu bir yabancı unsur aracılığıyla bizzat içerden yönettiler. fetö'süne, pkk'sına, darbelerine falan hiç girmiyorum bile.
ama bizim sığırcıklara sorsan akp kötü, rte diktatör, ülke kan ağlıyor.
en kötü yanı da ne biliyor musunuz? bu insanlarla aynı ülkede yaşıyor olmak zorunda kalmak. ben açıkcası pek çoğunda milli bilinçlerinin oldukça aşındığını ve tüm dünya görüşlerinin akp veya erdoğan karşıtlığı üzerine kurulduğunu üzülerek görüyorum. oysa daha güçlü bir türkiye için daha güçlü ve ilkeli, duruş sahibi bir muhalefet oldukça yararlı olabilirdi, ama olmadı. onlar karşı tarafta yer almayı seçtiler.
sorun yok, it ürür, kervan yürür. tarih bunları da yazacak elbet.
