dünyada ve türkiye'de che guevara'yı, mustafa kemal atatürk'ü sevenler olacağı gibi, humeyni'yi ve onun dünya görüşünü de sevenlerin olabileceğinin kanıtıdır. Ama bizim hala demokratikleşmeyi becerememiş milletimizin, ters olduğu siyasal görüşleri, bunları savunanlarla yapacağı tartışmalarla çürüteceği yerde, bu insanları hedef göstermesi nedeniyle bu kişilerin dahil olduğu kitle günden güne daha da genişlemektedir. Bizim çok bilgili (!) halkımızın gösterdiği tepkinin biçimi, bu kesimdeki siyasal görüşleri gittikçe daha da keskinleştirmektedir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'ndeki herkesin Atatürk'ü sevmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Saygı göstermelidir fakat sevmek zorunda değildir. Böyle düşünülürse herkesin kemalist olmak zorunda olduğu bir ülke profili çıkar ki bu da kendini demokratik sayan bir ülke için son derece yanlıştır.
Peki ben Atatürk'ü seviyor muyum? Bazı yönlerini evet, bazı yönlerini hayır. Atatürk'ü topyekün bir bakış açısıyla sevmek zorunda mıyim? Hayır. Bu Topyekün bakış açısıyla sevmiyorsam, olumlu bulduğum yanlarını da söyleyemez miyim? tabii ki söylerim. Benim Atatürk'ü sevip sevmemem Atatürk'ün kişiliğine ne kaybettirir? Hiçbir şey. Ama Atatürk'ü başlı başına eleştirilemez, dokunulamaz bir tabu olarak gören büyük bir kesim olduğu sürece, işte bu yukarda herkesin laf sokmaya çalıştığı karşıt görüşlü kişilerin de fikirlerini bu derece tepkili bir şekilde söylemeye hakkı olacaktır. Etki -tepki meselesi biraz da yani.
Hadi bakalım. Ben de Atatürk'e saygı göstermekle beraber aynı zamanda onu eleştiriyorum Tabii bu ''vatan hainliği'' (!) ortamında o kızın da dediği gibi: ''başıma bir iş gelmeyecekse'' kaygısıyla maalesef.