kişinin kendi dışında gelişen raslantı.
tesadüflere çok inanmak istemeyen biri oldum hep.
istemem çünkü hep içimi kavurur öyle yada böyle.
bugün de tesadüfler silsilesine uğradım.
hiç sevmedim gezilecek, yemek yenilecek yerlerin fikrini veren olmayı.
hep karşı taraftan beklerim,
aslında bunun altında karşı tarafın isteğini önemsemek yatar.
gidilen yerin değil sadece kişinin o kare masanın karşısında oturuşunun memnuniyeti var olur içimde.
zaten beni tanıyan insanların çoğu zaman bilir ne yediğimi, nereleri sevebileceğimi.
5 yıldır şehrin her köşesini adım adım dolaştığım canım arkadaşım bugün hiç birlikte gitmediğimiz halde fenerbahçe'ye gidelim dedi.
tabi ki onu kırmamak için olur! dedim.
bununla yaşayabilir miydim, bence yapabilirim dedim kendi kendime.
en son oraya gittiğimdeki gibi mutlu bir gülümsemem olmayacaktı.
bunu hissediyordum.
ama bununla başa çıkabilirdim.
ve gittim.
ve mekan belirlemek gerekti.
x yere gidelim mi? rahat oturup sohbet edebileceğimiz ve yemekleri güzel olan bi yer, aklıma geldi!?
tabiki olur dedim.
yemek yedik. sohbet güzel gidiyordu arada geçen ay oturduğum masadaki insanlara gözümün dalması dışında.
masadakiler de onları 'kestiğimi' düşündüğünde kendimi topladım.
sonra yine bi fikir atıldı ortaya.
tatlı yesek mi?
ama ben hepsini yiyemem iki servis alalım. geçen geldiğimde nefis bir tatlı yemiştim. browninin arasına krema ve dondurma koymuşlar. çok lezzetliydi. oldukça da büyük ikimiz yeriz. dedi.
tabiki olur ama dondurma bana dokunabilir dedim.
hafiften boğazlarım ağrıyordu bugün.
çok hissetmeyeceksin dondurmayı. hak vericeksin gerçekten güzel dedi.
peki o zaman söyle bakalım dedim.
regl döneminden olmasa gerek, tabağı görünce gözlerim buğulandı istemdışı.
işte oydu.
geçen ay en mutlu günlerim listesine ekleyeceğim o gün önüme koyulan şey yine önümdeydi.
ve yine yanında bir dilim kabuklu mandalina dilimi.
ve yine bir tesadüf.
tesadüfleri hiç sevmiyorum.
bana uçurumun kenarındasın hissi verdiği için.
ben bıraksam da bi güç var.
ve öyle bi güç ki, adım kadar eminim benim bin kat gücümde.