apple müşteri hizmetleri

entry12 galeri
    7.
  1. öylesine güzel bir müşteri hizmetleridir ki hayatınızın seyrini bile değiştirebilir.

    ayfonumla ilgili yaşadığım soruna çare bulan bir hanım kızımız bulduğu çözümden sonra telefonu kapatmadan önce sesimin konuşma boyunca kötü geldiğini moralimin bozuk olup olmadığını sordu.

    ben de "yani evet biraz canım sıkkın yalnızlık işsizlik zaman geçmiyor işte" falan filan derken.

    "bugün cumartesi ve benim mesaim 3'te bitiyor dilerseniz size geleyim makarna yapıp film izleriz ne dersiniz" dedi.

    ufak bir kahkaha atıp "aysel hanım benimle dalga mi geçiyorsunuz ne makarnası ne filmi..." daha lafımı bitirmeme fırsat vermeden "bana direkt aysel olarak hitap edebilirsiniz ve dalga geçmiyorum adresinizi sistemimizden görebiliyorum, 4 gibi kapınızda olabilirim" dedi. konuşurken sesi gittikçe ciddileşiyordu. dalga geçme konusunu uzatıp daha da kızdırmak istemedim -deli herhalde- ve iyi peki tamam o zaman dedim.

    tabi ki inanmadım ve elin müşteri hizmetleri bile benle dalga geçiyor diye kendimi ezikliyordum. sol elim çenemde boş boş buralara bakınırken kapı çaldı. saate baktım 4'ü 5 geçiyordu. hadi canım diyerek kapıya yöneldim. karşımda, elinde "notebook" diye bir film cdsi, bal rengi dalgalı saçlı, yeşil gözlü, hafif toplu bi kız duruyordu.

    - aysel hanım?
    - ay demedim mi bana aysel diyebilirsin
    sağ koluyla beni ekarte edip içeri dalmıştı. sesi öyle hoş ki arkadaşlar ince dudaklarından çıkan ses dalgaları kulaklarımdan beynime doğru bir kuğu gibi süzülüp nöronlarımdan nöronlarıma atlarken sakinleştirici huzur dolu bir klasik müzik eseri dinliyor gibiydim. dolap içindeki tencere tıkırtılarıyla kendime geldim. iyi bir ev kızı da olmalıydı ki tencerenin yerini şıp diye bulmuştu. ya da ben büyünün etkisinden kendimi sıyırabileli ne kadar süre olmuştu bilmiyorum. şaşkınlığım ise hala sürüyordu. 5 dakika önce odamda tek başıma otururken, şimdi bir yardım telefonu sonucu karşımda, ancak hayalimde uzun düşünme süreleri boyunca parçalarını oturtabileceğim güzellikte bir hanımefendi vardı. ve elinde de paket makarna!.. makarna pek sevmem ama inşallah sosu güzeldir diye içimden geçirirken bu zarif beyaz pamuk gibi ellerden nasıl kötü bir şey çıkabilir diye gülümsüyordum.

    neyse bu romana döndü. arkadaşlar aysel'le tanışmamız işte böyleydi. makarna ise şaahaaaneeydi. şimdi ise yıllardır aynı hayatı paylaşıyoruz ve kendisine benzeyen tatlı mı tatlı bir kızımız var. tabii ki apple müşteri hizmetlerini bıraktırdım. illa çalışcam diyorsan git dedim yurtiçi kargo müşteri hizmetlerinde çalış. orada telefonları bile açmıyorlar, açsalar bile milletin derdi kimin umrunda bir iki dakka oyalayıp kapatıyorlar. ne yaptığın ettiğin kurumun bile umrunda değil, başıboşluk vurdumduymazlık sistemin kılcal damarlarına kadar işlemiş. oh mis gibi iş. bazen gitmiyo bile kimsenin farkına vardığı yok. hehe.
    7 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük