şimdi ay ve yıldız tepemizde duruyor. bir şehir anneleri emziriyor. hırçın marş ülkemize ağlıyor. kaçak tütün tırnaklarını soluyor.
Güneş, ışığını yeryüzüne, senin saçlarından dağıtıyor. adım dilinizin ucunda kalıyor. Pazar yokuşa kuruluyor. Ata yadigarı tüfek duvarda duruyor. sizi gören herkes yanıyor. sultan abla kuşlara, yem atıyor. hikaye yazıyorum, avlularda yıkanıyor. kendimden çıkıp, kendime yürüyorum da babam bilmiyor. babam divanda duruyor. babam erkenden uyuyor. Babamın memur yüzü baktığı tüm aynalarda, elleri tüm yağmurlarda, ümidi arafat dağında kalıyor. Kuyular içime iniyor. şiir yazıyorum, gözlerim kayboluyor. Uzunca bir gelişiniz var, ey billur kadeh; cam, pencere boğazımdan geçiyor. yolunuza taş koymakla Mesut oluyorum, çayınıza şeker atmakla şehir yıkılıyor. münip utandı, nasıl ağlıyor, nasıl ağlıyor, nasıl ağlıyor.