Gel otur bir çay söyleyeyim sana. içelim karşılıklı ve kederli. Dertleşelim dünden bugünden. Yalan söyleyelim güzel yarınlar adına.
Gel otur lafta bile olsa örtelim üşüyenlerin üstünü. Sımsıkı sarılalım, ısıttığımız giysilerimize. Sıcak mekanlarımızda analım üşüyenleri. Sanki onlarda ısınıyormuş gibi yapalım.
Gel otur buğulu çayımızdan içelim sıçak sıçak. Titreyen ellerimiz yokki bizim dökülsün. Soğuk arkadaş soğuk üşüyenler var soğuk. Biz bilmesekte soğuk de söyle.
Gel dertleşelim, sıçak muhabbetle. Konuşmaktan başka yokki mukabele. Sen söyle benim bilmediklerimi umursamadıklarımı. Hadi söyle o çoçukları en soğukları.
Donunca sıcak akan kanları. Kaskatı kesilince minicik kolları. Sen söyle otur karşıma. Bilmediklerimi söyle.
Kapalı dört duvarda ısınamayanları söyle. Adil olmak bir yana adalet nerede söyle. Ben sıcak çayımı içerken söyle. Üşüyenler nerede sen onu söyle.
Açım, açmısın? Yerken söyle. Bir dilim ekmek yok diyenleri söyle. Bulamayınca ağlayanları söyle. Hadi otur envai çeşit yemek yerken söyle.
Bir öğünde yediğimizi bir ayda yiyemeyenleri söyle. Bana o çoçuğun adını söyle. Başında akbaba beklerken. O son nefesinde ne istiyordu, onu söyle.
Gel aradabir söyle, umursamayınca söyle, unutunca söyle, görmeyince söyle, duymayınca söyle, yine söyle.
Deki " Ben senin vicdanının sesiyim" de. Söyle