ah, işte bu benim.
seneler boyu uzak durmuştum ondan, istemediğimi, hayatımda başkalarının olduğunu kibarca belirtmiştim. ama o uslanmadı... sövdüm arkasından, 'çok saçma lan' dedim, 'tropik adaya uçak düşüyo çocuğa kutup ayısı saldırıyo, bırak allahsen hehe' tarzı laflarla kah prim, kah geyik yapmaya çalıştım. olmadı, ezildim! aşağılandım! 'a aa o lost izlemiyo muymuş? izlemiyo muymuş? muymuş? ymuş?' gibi ekolu rüyalar görmeye başladım, hatta bir keresinde bi uçakla bi adaya çakıldık, ama kimsenin suratı belirgin değildi, sadece kate ve sawyer'ı görebiliyodum, çünkü lost izlememiştim. beni vahşi adaya bırakıyolardı. neyse, rüya dedik uçtuk yine, o yine geldi, o hep geldi, o hiç gitmedi yanıbaşımdan. sorun sen değilsin, ben sadece bu aralar birine bağlanmaktan korkuyorum, dedim. dinlemedi. ve bir gün, 7 lost dvd'si birden kapıma geldi... dayanamadım. bi günde bi sezon bitti. 25x42 dakikamı verdim bir günde. ve artık ben de onlardan biriydim.
mutluyum tabi, numaralar var falan, sonra bıradır diye bi adam çıktı kaçtı, adırs adırs diye geziyo jin, çocuk yok, o jin de çok enteresan ya kafaya deriyi germişler sonra ayakkabı cilası sürmüşler gibi böyle surat da bi salak zaten, bi de sun a bak maşşallah, hurley bi tane kafaya havluyu geçirdi gitti kablo arıyo yavruda bi gıdı var zaten, jack kate sawyer'ı falan salla, adamlar adaya düşmüş hala jack'in o sorumlu sorgulayan gözlerini kocaman açtığı ve ön dört dişini gösterdiği salak bakışı, kate'in sevinse de üzülse de ölümden de dönse hiç değişmeyen bakışı, ya bırak allah aşkına bi bakışla kaç gün daha yaşayabilirsin ya ayıptır be, locke bi tane, uzadı buralar.