yağlılık açısından zararları olduğu gibi bir çok vitamin ve mineral bakımından diğer etlere göre daha zengin bir kaynaktır. domuz fizyolojik yapısı insana en çok benzeyen hayvanlardan birisidir. tavukta bulunan bir mikroorganizma insanlarda gelişemeyebilir fakat bu mikroorganizma domuzda yaşıyorsa insan vücudunda gelişmesi veya kısa sürede adapte olması kolay olacaktır. olasılığı düşük de olsa bir gün oluşabilecek bir biyolojik tehlikenin muhtemel kaynaklarından birisi domuz eti ve bu etin tüketilmesidir. fakat domuz ürünlerini incelerken biraz mantıklı olmakta yarar var. örneğin gıda sektöründe kullanılan bir jelatin'i örnek alırsak bu jelatinin domuz veya başka bir şey kaynaklı olmasının bir önemi yoktur çünkü jelatin heryerde aynı jelatindir. tıpkı nehirdeki suyun da domuzun vücudundaki suyun da iki hidrojen bir oksijenden oluşuyor olması gibi. eğer vücutta kullanılmıyorsa su hala domuzun içtiği sulaktakiyle aynı sudur. bu nedenle domuz ürünleri kullanılarak hazırlanmış her ürüne önyargılı yaklaşmamak gerektiğini düşünüyorum. geçen gün tükettiğimiz bir sebzedeki azotun daha önce bir domuzun vücudunda bulunmuş olması da oldukça büyük bir ihtimaldir. bence saf yapısında elde edilmiş maddeleri ayrı bir kategoriye koymak gerekir. ayrıca yağda da mikrobiyal gelişme olmaz fakat domuz yağı sağlık açısından zararlıdır. yine de her yağa uygulanan modifikasyonlar bu yağa da uygulanırsa yapısal olarak aynı yağ elde edilebilir. o noktadan sonra yağın ne kaynaklı olduğunun bir önemi kalmaz. aynı maddeleri oluşturmuş oluruz. ayrıca belirtmek isterim ki türkiyede bir çok domuz çiftliği var. bitkisel yağlarda belli bir oranda hayvansal yağ bulunmasına da izin var fakat bir yağın domuz kaynaklı olup olmadığını saptıyabilecek bir yöntem yok. maliyetleri ve takipsizliğini gözönünde bulundurursak tükettiğimiz bazı yağlarda domuz yağı kesinlikle yoktur demek mümkün değil.