La grande avventura della nostra vita che cosa significa, morire quando si puo' vivere fino alla fine del mondo? E che cosa é la "fine del mondo", se non un modo dire, perche' chi sa anche soltanto cosa é il mondo stesso? Ormai ho gia' vissuto due secoli e ho visto le illusioni dell'uno completamente distrutte dall'altro, sono stato eternamente giovane ed eternamente vecchio, senza possedere illusioni, vivendo attimo per attimo come un orologio d'argento che batte nel vuoto: il quadrante dipinto, le lancette intagliate, che nessuno guarda, e che non guardano nessuno, illuminate da una luce che non era luce, come la luce alla quale Dio creo' il mondo prima di aver creato la luce: tic-tac, tic-tac, tic-tac, la precisione dell'orologio , in una stanza vasta come l'universo".
"Büyük hayat maceramız ne ifade ediyor, sonsuza dek yasamak varken ölmeyi mi? ve "dünyanın sonu" nedir, bir söyleyis tarzı degilse, çünkü kim bilir ki sadece dünyanın kendisi nedir? simdiye kadar iki asır yasadım ve birinin hayallerinin baskaları tarafından tamamen yok edildigini gördüm, ebediyen genç ve ebediyen yaslı oldum,hayallere sahip olmadan, anı anına yasayarak boslukta çarpan gümüsten bir saat gibi : kadranı boyalı, yelkovan ve akrebi oymalı,kimsenin bakmadıgı ve kimseye bakılmayan, bir ısık tarafından aydınlatılan ki Allah'ın ısıgı yaratmadan önce dünyayı yarattıgı ısıga benzemeyen bir ısık: tik-tak,tik-tak,tik-tak, saatin kesinligi, kainat gibi genis bir odada."