bu aynı zamanda herkesin hayatının bir döneminde yapmak istediği, bünyesinde barındırdığı o "gitmek" tutkusuna eş değer bir hadisedir. yılların yükü, hayatın bünyeye kattığı olumlu ya da olumsuz her anı, yaşantı kimi bu "format" atma derecesine getirmemiştir ki? tabi tüm bunlarla beraber kaç kişi tam anlamıyla gidebilmiştir, o da ayrı bir durum.
zordur işte. hatta bu tutku şehir insanının ütopik hallerinden biridir. vardır böyle tipler. " her şeyi geride bırakıcam, gidicem bodruma domates yetiştiricem "
gibi...
hiç gidemedik, olmadı tabi. hayat denilen o dandik yolda tutturmuşuz bir patika öyle ya da böyle yürüyoruz. arada feleğin yardımıyla koşuyoruz lakin yine aynı feleğin tokadıyla düşüyoruz. tüm bunların dışında belki de tek iyi bildiğimiz bir şey var;
gitmeye meyalimiz vallahi dertten.
itirazı olan?