Aldığı kararı savunanlara ve bizatihi üyelerine şu sorunun sorulması gereken kurumdur:bugun anayasa mahkemesi görevinin dışında yetkiler kullanarak bazı yaptırımlar uyguladı, tamam bu rejimin devamı için gerekli görüldü, ses çıkarılmadı ve hukukun çiğnenmesine göz yumuldu. Tamam akp'yi durdurmanın yolu bunda görüldü buna da tamam. Peki gün gelirde anayasa mahkemesi'nde örneğin haşim kılıç görüşünde üyeler çoğalırsa, başka bir deyimle kadrolaşma oraya kadar ulaşırsa, gün geldi anayasa mahkemesi bugün verdiği kararların tam tersini, aynı hukuksuzlukla vermeye başlarsa, o gün ona da aynı şekilde sesinizi kısıp oturabilecek misiniz? bugün hiç bir şekilde tartışılmasına, sorgulanmasına ve temyizine imkan bulunmayan kararları yarın tam tersi şekilde alacak hale gelirse sessiz kalabilecek misiniz? işin şirazesi kaymış durumda, işler birbirine karışmış durumda, anayasa mahkemesi anayasal bir kurum, anayasayı meclis hazırlıyor, anayasa mahkemesi meclisin yaptığı anayasayı iptal edebiliyor, böyle bir kavram karmaşası, böyle bir hukuksuzluk örneği olabilir mi? Bugün aydın, demokrat, cumhuriyetçi, atatürkçü olarak kendilerini tanıtan arkadaşların, her ne kadar bunu şeriatın önünü kesmek için kazanılmış bir zafer olarak görüyor olsalar bile, bu hukuksuzluğa sessiz kalmaması lazım, irtica (gericilik) ile mücadele ederken, dikta dönemlerine dönmek en büyük irticayı yapmak demektir.