hayatımda ilk kez hiçbir tanıdığım olmayan tamamen bir yabancı mekanda geçirdiğim ilk gecedir. hayatımda da ilk kez ranzada üstte yatacaktım. lambaları kapattılar. yastığa kafamı koymamla kaldırmam bir oldu. çünkü yastık pisti, kimliği belirsiz yağlı bir kafanın izini ve kokusunu barındırıyordu. işin komedisi de bir arkadaşın tavsiyesiyle yanıma temiz bir yastık kılıfı da almıştım askere gelmeden önce ama bavuldan çıkarmayı unutmuştum. karanlıkta artık bavulumu açıp alamazdım, kendime hatta uyuz oldum niye çıkarmayı unuttum diye. mecburen yastığın çok koku olmayan tarafına kafayı koyup o pis kokuyla uyumaya çalıştım. çok yorgundum, uyuya kalmışım. gecenin bir saati dürtülerek uyandırıldım. uyandığımda karşımızda rütbeli askerler vardı, açıkçası acil bir durum olduğu belliydi. birden heyecanlandım ne oldu diye. meğersem o gece koğuştaki bir arkadaş ateşlenmiş ve tansiyonu düşmüştü. hastaneye götürdüler. aynı zamanda öteki koğuştaki arkadaş da ranzadan düşüp kolunu kırmış. o da doğru hastaneye. nöbetçi subay bu düşme vakasını da anlatıp "arkadaşlar ranzada yatmaya alışık olmayan var mı" dedi, ardından ben dahil birçok el kalkınca gece koğuş nöbetçisi gönderdiler yatanlara göz kulak olmaları için. altımdaki gürcü arkadaş "bak sen de dikkatli ol, çok hareket ediyorsun uyurken" dedi. (günler sonra ranzada yatmaya alışık olduğumu sandığım anda ben de ranzadan düşmüştüm. (#33734635) ) ardından gene yattık. sabah kalkınca ilk işim yüzümü yıkadıktan sonra ıslak mendili alıp saçlara bulaşan o yastıktaki pis kokuyu gidersin diye bütün saçlarıma sürmek oldu. ardından bavulumdaki yastık kılıfını alıp yastığın altına koydum. böylece gece yatmadan önce kılıfı takıp sabah çıkarmaya başladım. (rengi farklı olduğu için takılı bırakamıyordum koğuş kuralları gereği) bu durumu gören yan tarafımda yatan adanalı arkadaş; "bana iyi akıl etmişsin cidden benim de kafa kokuyor kılıf" diyerek o da getirdiği fanilayı yastık kılıfının üzerine geçirmişti.