Erbakan o toplantıda masaya yumruğu vursaydı kahraman olur, millet ona sahip çıkardı mantığındaki akılsızlara haddini bildiren Ahmet N. Güvener imzalı mutlaka okunması gereken yazı.
;
28 Şubat ile ilgili her tartışmada muhakkak söz bir biçimde döner dolaşır, Erbakan ın o dönemde takındığı tavra gelir. Bazısı Erbakan ı haddinden fazla yumuşak olmakla suçlar. Bu kişilere göre Erbakan o dönemde masaya yumruğu vurmadığı için suçludur. Bu fikirde olanlara şöyle bakarsınız, bakarsınız ve ne yazık ki, siyasî tartışmalardan mest olmaya eğilimli bir çehreden başka bir şey görmezsiniz çoğunlukla.
Sorumuz şu: Erbakan 28 Şubat ta neden masaya yumruğunu vurmadı? Evet, bu soru üzerinde düşünelim. Erbakan bunu yapmalı mıydı? Yahut, yapsa ne olurdu?
Erbakan ın masaya yumruğu vurması, kolektif bir bilincin ve iradenin harekete geçmesini mümkün kılar mıydı acaba? Erbakan ın eleştiri dozu yüksek sözlerini bile kışkırtıcı bulup onu itham edenleri gördükten sonra, Erbakan ın masaya indireceği yumruğu kim bilir nasıl değerlendirirdi bazıları.
Soruyu farklı biçimde tekrar edeyim: Erbakan masaya yumruğu vursa ne olurdu? Post-modern darbe, daha yüksek şiddette bir müdahaleye dönüşürdü ve pek çok kişi hapsi boylardı. Ya sonra ne olurdu? Yeni yeni rahata alışan mücahit dava erleri, kodesin sıkıntılı havasında Erbakan a küfürler savururdu. Yeni müdürlerimiz, oralara nasıl geldiğine kendisi de şaşırıp duran koca göbekli milletvekillerimiz, köyünde tezek vurmaktan kurtulup da lojmanlara kapağı atan vekil hanımlarımız maazallah bunalıma girerlerdi!
Erbakan masaya yumruğunu vursaydı ne olurdu, bilir misiniz? Erbakan ı ve üç-beş önde görünen ismi tutup hapse koyarlar ve en ağır cezalara çarptırırlardı. Bunun üzerine islâmî camia da hemencecik Erbakan ın kışkırtıcı üslûbundan dem vururdu. Oysa ne gerek vardı ki masaya yumruk falan vurmaya? iş nasıl olsa sühuletle çözülürdü? Bunun adı çifte standart değil midir? Hadi daha açık söyleyeyim: Bu düpedüz siyasi münafıklık değil midir?
Türkçe olimpiyatlarında kürsüye çıkıp göz yaşı döken Bülent Arınç, Erbakan ı 28 Şubat ta pasif davranmakla suçlarken, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı nın darbeci Süleyman Demirel ve ismail Hakkı Karadayı ya ödül verdiğini unutuyorsa, Erbakan masaya yumruğu vurmuş olsaydı Erbakan ın arkasında durur muydu sanıyorsunuz?
Kimse kimseyi kandırmasın. Erbakan bu camianın bazı kesimlerince artık bir yük hâline gelmişti. Ve 28 Şubat, bu yükün atılması için fevkalade elverişli bir fırsat oldu. Erbakan a 10 yıldır siyaset yaptırılmazken susanlar, Erbakan ı sert eleştirileri yüzünden suçluyorlar. Yazık!
Erbakan bazıları için omuzdan atılacak bir yüktü. Çünkü Erbakan onlara, yoksul ve köylü geçmişlerini hatırlatan bir simge idi. Ondan kurtulmalı ve olabildiğince göz önünden uzaklaştırılmalıydı. Bu başarıldı.
Artık Erbakan göz önünde değil. Ev hapsinde. Komünist ülkelerde olduğu gibi tıpkı.
Bu bizim utancımızdır. Türk siyasetinin son kırk yılına damgasını vurmuş bir hareketin lideri, sessiz sedasız, güya ona bağlı olan gençleri incir çekirdeğini doldurmayacak mevzular için forumlarda tartışırken, bir zamanlar elinden tuttuğu siyasetçileri bir sürü makamı hızlı hızlı tırmanmışken ev hapsine yollandı.
Bu bizim utancımızdır. Millî Görüşçülerin, Ak Partililerin, Erbakan ın rahle-i tedrisinden geçmiş herkesin ve en önemlisi Türkiye nin altından kolay kolay kalkamayacağı bir utanç.
Abdülhamit Han da böyle göz hapsinde ve sessiz sedasız yok edilmişti. Hâlâ bedelini ödeyebildiğimizi zannetmem.
Ey müdürler, ey milletvekilleri, ey bakanlar, ey belediye başkanları, ey hatipler, ey gençlik önderleri, ey eski MGV liler, ey eski vekil hanımları, ey mangalda kül bırakmayan mücahit Millî Görüşçüler, ey liberal aydınlar, ey kahraman ve gözünü budaktan sakınmayan Türk milleti, ey en basit trafik dalaşında karın deşen yeni şehirli kalabalıklar, ey susanlar, neredesiniz?
Neredesiniz ey siz Türkiye halkı? Gidip kapısına bir çiçek de mi bırakacak takatiniz kalmadı?
Parti ayrımı yapmadan ve sırf bu utancın taraftarı olunmadığını göstermek için. Sırf bunun için...