bir takım insanlar vardır. faydali kelamlarinizi eylemlerinizi pas gecerek tutarlar kusur bile olamayacak seyleri binbir türlü alavela dalavela ile besleyerek size karsi kullanirlar. eh bu tiplere yapilacak en iyi şey elbette oldu gözlerim oldu diyip nanik cekmektir.
misal diyelim ki orhan pamuk'u ele alalim. sevseniz de sevmeseniz de bir yazardir. meramini romanlariyla aktarmiştir.
fakat bir takım odaklar onun şamsalak bir sekilde sarf ettiği bir kac kelimeyi kullanarak eserlerini okumadan ve edebi eleştiri yapmadan -daha dogrusu kapasitesi yetmediğinden yapamadan- pamukoğlan yamukoğlan diyerek üzerinden gündelik siyaset yapmaktadir. sonuc mu ne oluyor?
valla belli bir önyargiyla yaklastiklari için ne celal salik'i tanima serefine nail oluyor, ne mehmet fatih ücüncü, ne sisman tarihci Faruk efendiyi ne de Selahattin'in darvinoğlunu....
zevkler ne renkler elbette tartisilmaz. benim sevdiğimi baskasi da sevecek demek zorbalik ve zirtoluktan baska birşey değildir.
hayali kit kalmakta direnenleri birakin farz etmeyi gördüğünü görmezden gelip görmediğini işini geldiği görenlerin yasadiği diyarlar elbette birçok ıska geçmiş ve geçecektirler.
zaten sokrat'i yargilayanlari kim bilir?
baslik kendini yeterince ifade etmiş bendeniz de biraz cila cektim üzerine.
bes katlı binanin altinci katinda ikamet eden Tehmine'ye birakiyorum sözü;
'ne olurdu insanlar, beş katlı bir binada altıncı katında olabileceğine inansalardı, ne olurdu sanki, ne olurdu...'