en asil duyguların şehridir.Burdur kimseye hiçbir şey anımsatmaz hani olsa da olmasa da pek umurumuzda olmaz. Mesela Kayseri deyince aklına pastırma gelir, Malatya deyince kayısı, Ankara başkent, istanbul mega şehir, Diyarbakır deyince insanın aklına Molotof kokteyli gelir ama Burdur hiçbir şey anımsatmaz. Burdur’da yangın çıksa ya da trafik kazası olsa birkaç kişi ölse ulusal kanallarda görünür ve Burdurlular bu acı olaylara üzülmez aksine televizyonlarda şehirleri göründü diye sevinebilir. Onun dışında Burdur kimsenin umurunda değildir. Ne yer ne içer merak edilmez, bir sıkıntısı var mı acaba diye soran olmaz. Paraya ihtiyacı var mı, kirasını ödeyebiliyor mu diye düşünmez hiç kimse. Öyle bir unutulmuşluğun içindedir.
Burdur belki de aşık olmuştur, gizli gizli şiir yazıyordur. Belki de bir senaryo üzerinde çalışıyordur bireyin iç çatışmalarını ve başkaldırısını anlatan. Hikayesindeki karakterler yolculuğa çıkıyorlardır ve bir yerlerde yolları kesişiyordur da farkında değillerdir. Belki de bu yolculuk ruhlarındaki değişimi imgeliyordur. Belki okulda gördüğü Çerkez kızına fena halde yanıktır onu düşünüyordur ‘bir kadın nasıl bu kadar güzel olur’ diye. ikinci yeniye yakın biraz Cemal’in etkisiyle hafif erotik şiirleri kimsenin okumayacağını,merak etmeyeceğini bildiği halde özenerek yazıyordur. Belki Burdur edebiyat dergilerinde yayınlanma ümidiyle yer altı hikayeleri yazmaya hevesleniyor ama kafasının içi ne kadar underground olursa olsun bir türlü yazıya geçiremiyordur. Tam masanın başına oturduğunda hiç bir şey yazamıyordur ve aslında hiçbir şey düşünmediğini ya da düşündüklerinin hiçbir edebi değer taşımadığını fark ediyordur. ve sonunda yenilgiyi kabullenip tütününden daha derin bir nefes alıyordur. ama yine de çok tatlı bir şehirdir burdur.