hazreti mevlanaya kafir ve sapık demek

entry19 galeri
    16.
  1. Uzun geçmiş diyebileceğimiz eski bir tarihte yaşamış ve etkileri bugün dahi devam eden bir şahsiyete, her kim olursa olsun, kafir ve sapık nevinde sözler itham etmek ucuz insan işidir. Gelgelelim şu var ki, tarihi şahsiyetleri tartışma hakkına da sahibiz.

    Mevlana aynı zamanda çok güçlü bir menkıbevî şahsiyet. Halk nezdinde bu gibi saygı gören, halka, topluma faydası dokunmuş kimselere, zaman içerisinde halk tarafından bir kutsiyet atfedilir. Tıpkı Ahmed Yesevî, Hacı Bektaş Velî ve Yunus'ta olduğu gibi, Mevlânâ da böyledir.

    Tasavvuf çok geniş ve hâlâ hem zihinlerde hem de bilimsel disiplinlerde iyi bir çalışma metodu geliştirilememiş bir alan. Fuat Köprülü bu gibi etkili tasavvuf şeyhleri için, "halka faydası dokunmuş bu kişileri, muhayyeleler, zamanla bir keramet halesiyle sarıyordu." nevinde bir cümle söyler. Yani halk zamanla, şeyhine kutsiyet atfetmek için birtakım menkıbeler,hikayeler uyduruyor demek istiyor.

    Prof.Dr. Mikail Bayram, Mevlana'nın Türk değil Farsî olduğunu, onu da geçtim, ekmek, su gibi birkaç Türkçe kelime dışında Türkçe dahi bilmediğini söyler.

    Mesnevî'nin başında, "bu kitap hakikatin özünün özüdür ve Hakkın kudretiyle yazılmıştır" tarzındaki cümlesi çok eleştirilmiştir ve hâlâ da tartışılmaktadır.

    Eşcinseldi, şuydu buydu şeklindeki tartışmalar, bilgisizlikten kaynaklanan uydurmalardan ibarettir. Bu gibi topluma etki etmiş tasavvuf şeyhleri, evvela ateş altındaki bir coğrafyada, hükümdarlara bile tekke ve zaviyelerinde, kendi karşılarında diz çöktürebilecek güçteydiler. Bu çok ilginç, çok büyük ve irdelenmesi gereken bir hadisedir. Tartışılması gerekenler bunlardır.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük