bir şeyi düşünmekle uygulamak arasında derin ve uzun çukurların olduğunu henüz bilmiyordu. boşa kürek çekmek tam anlamıyla buydu, -mış gibi yapmak kendi hayatını anlamsızlaştırmanın en kolay ve acemice yoluydu. fakat farkında değildi kendini kaptırdığı durumun vahametini belki de çok sonra farklı acılar çekerek anlayacaktı.
bildiğimiz gibi kitap severdi, kitaplar gerçekleri her ne kadar yansıtmaya çalışsa da yine de yazarın kurduğu düşleri içinde barındırmadan edemezdi, hal böyle olunca ne denli hayatını tam anlamıyla bağlamak doğruydu yazılanlara. gerçek dünya ile hayal edilenler çok farklı yerlerdeydi bir türlü birbirine ilintilendirilemeyen olaylar kafasını hunharca kurcalıyordu, aşka olan inancı zaten kalmamıştı ama bir yandan da hayallerinde mutlu olmak vardı. bu psikolojiyi taşımak için gücü yeter miydi?
doğruldu, televizyonu açtı, biraz seyretti ardı sıra üstünü başını düzeltip bakkala indi. gerçek dünyayı biraz olsun seyretmenin hakkı olduğunu düşündü.