yalan! diye haykıracağım beyandır. ikinci çocuk kendince isyankardır, düz zeminde isyan etmek kolaydır. orası oldum olası düz müydü diye düşünmez, çöp detaylarla boğuşmaz, dahası temel esasları ihlal eder ve sonra da kendince isyankar olur belki.
halbuki ilk çocuk anne babanın acemiliğine rastlayan, ilk deneme olduğu için her türlü baskıyı gören zavallıdır. onunla türlü maceraların ardından anne baba anlar ki zorla güzellik olmuyor, ikincide daha temkinli olur. bu artiz ikinci de gelir, akşam eve geç girmek için mücadelesini verip, lafın gelişi eve akşam 11 e kadar girmeyen 1. nin ona kendiliğinden gösterilen bir hak olduğunu düşünüp 11 i alt sınır almaya kalkar. gecenin körüne kadar dışarıda kalıp anne babaya haber bile vermez paşam. lan o saati yoktan 11 e çekmişim ben, şunların gönlünü yap da sıkıntı çıkarmasınlar diye düşünür 1. ama yok. sonra 1. ye dert olur çünkü gelip bir de ona sorarlar kardeşin nerede haber aldın mı diye. ya sorumluluk tamam da arkadaşlarına karşı karizman çizilmesin diye bayır bucak takip etmeden mesafeli takılmanın ve daha özgür bırakmanın karşılığı bu mu? sonra neymiş, isyankarmış. hadi ordan!
kardeşlik dediğin, toplam sayının iki olduğu durumu tecrübe ettim ben, birbirini tamamlayıcı kutuplar olmaktır. sen içe kapanıksan diğeri sosyaldir, sen sorumluysan o sorumsuzdur falan. isyankarlık da değişkendir bana göre, 2. hiç isyankar olmaz diyemem. ama evdeki kurallara muhalefet etme rahatlığını kendi kişisel özelliği hatta becerisi olarak görmek sadece kendi açısından bakmaktır kanımca. aynı tipi getir o ilk zamanlara bir yerleştir bakalım nasıl oluyor, ee ne de olsa anne baba yanında bira içti diye bir ay geyiği çevrilen o değil. yaşasa anlardı, yaşayanı görmüşse de anlar, umarım. Sonuçta isyankarlık ne kadar serbest olabildiğinle orantılı ise 2. daha isyankar denir. ama yarışa doğuştan 1. ile yakın pozisyondan başlar, başlangıç çizgisinden değil. o yüzden kanımca kat edilen toplam mesafeye bakmalı ve isyankarlık ile zirzopluğu birbirine karıştırmamalıdır.