tek adam şevket süreyya aydemirin mustafa kemali doğumu, çocukluğu, ailesi, gençliği, çanakkale savaşı, kurtuluş savaşı ve savaş sonrasında ayrıntılı olarak ele aldığı biyografik bir üçleme. ilk cilt çocukluğu ve gençliğinden başlayıp samsuna çıkışına kadar olan kısmı, ikinci cilt kurtuluş savaşı evresini son cilt savaştan sonra ölümüne kadar olan evresini anlatıyor.
şevket süreyyanın savaş sonrası mustafa kemal ve çevresi ile sıkı ilişkileri olması ve çoğu tarihi kişilikle birebir konuşma fırsatı yakalamış olması sebebi ile ortaya ayrıntılı ve ilk ağızdan bilgilerle dolu kapsamlı bir çalışma çıkmış.
kitap sadece mustafa kemalin değil aynı zamanda döneminde ayrıntılı olarak anlaşılmasını sağlıyor. örneğin mustafa kemal samsuna ayak bastıktan sonra giriştiği kongreler hareketi döneminde istanbul hükümeti tarafından görevinden azlediliyor ve bir nevi başıboş bir insan olarak anadoluda yalnız başına kalıyor. cepte para yok, destek veren nüfüzlu insanlar yok, hatta o kadar ki temsil heyeti ankaraya geçeceği zaman arabalara koyacak benzin ve iaşe için bile binbir güçlükle bir bankadan borç alınabiliyor. bunun gibi bilinmedik birçok ayrıntı kitapta ele alınmış.
okuduğumuz tarih kitaplarının ne kadar yüzeysel olduğunu bu seriyi okuyunca anladım.
kitap genel olarak dönemi, insanları ve olayları iyi analiz etmiş olsa bile şevket süreyyanın atatürk hayranlığı yer yer onu objektiflikten uzaklaştırmış ve onu atatürkü aklama çabasına sokmuş.
şurası açık ki atatürk dindar bir insan değildi. belki allah inancına da sahip değildi bunu bilemiyoruz. savaş sonrası dönemde de çeşitli inkılaplarla dinin ülkedeki etkinliğini kırmak ve seküler bir toplum oluşturma çabalarına girişmiştir. bu uğurda gerekli ve ülkeye faydalı bazı icraatler yapıp din simsarlarının önünü kesse bile bazende dinine bağlı zararsız insanlara hücum etmiş ve onlara zarar vermiştir. işte bu bahislerde şevket süreyya atatürkü hep haklı çıkarmış ve ona toz kondurmamıştır. fakat gene de hakkını vermek lazım atatürkü efsaneleştirmekten uzak normal bir insan olarak göstermeyi de bilmiş. zaaflarını, hatalarını, heyecanlarını, yalnızlığını okuyucuya yansıtmış.
hasılı okunması gereken bir çalışma olduğu muhakkak.