antikor

entry13 galeri
    7.
  1. tüm omurgalılar, yabancı maddelere ya da istilacı mikroorganizmalara karşı bir respons olarak vücutlarında antikor üretirler.

    antikor ya da immünoglobulin (lg) molekülleri iki önemli biyolojik fonksiyondan sorumludur.
    birinci fonksiyon; toksin, virüs gibi yabancı antijen veya moleküllerin yüzeylerinde patojenik organizmalar mevcut olduğu vakit bir reseptör olarak faaliyet gösterir.

    ikinci fonksiyonu ise; yabancı bir antijen belirlendikten sonra ilgili antijenin inaktivasyonu veya elemine edilmesi için efektör bir fonksiyon olarak faaliyete geçer.

    -mini antikorlar üzerine yapılan güncel araştırmadan bir kesit-

    enflamasyon(iltihap), canlı bağışıklık sistemi çalışma foksiyonunun önemli bir parçasıdır.
    hasar görmüş dokuları onarmak için ya da işgalci patojenlerden uzak durmak için vücudun beyaz kan hücreleri veya diğer moleküllerin vücuttaki hasara karşı gönderdiği doğuştan gelen bir responstur.

    fakat uzun süren ya da kronik enflamasyon; alerji, astım, ateroskleroz gibi birtakım hastalıklara neden olabilir. ayrıca, romatoid artrid ve tip 1 diyabet gibi birçok otoimmün hastalıklara da yol açabilir.

    immun sistemde anlaşılamayan bir nedenden dolayı dokular sanki birbirinin yabancısıymış gibi kendi dokularına saldırmaya başlar.

    Bilim adamları, enflamasyonu kontrol ederek bu hastalıkların belirtilerini hafifletmek için kolları sıvadı.

    araştırıcıların bu konu üzerinde çözüme gitmek için çaba sarf ettiği ya da aradıkları hedef noktalardan birisi; ‘’p2x7’’ adında ve moleküllerin hücrelere girip çıkması için bir ağ geçidi veya kanal gibi davranan ve enflamasyon tepkisini tetikleyen bir yapı olan hücresel bir bağdır.

    bilim adamları p2x7’yi engelleyen ilaçlar geliştirmeye çalışsalar da bu konuda çok da başarılı olamadılar.
    sorun şu ki bugüne kadar geliştirilen ilaçlar sadece p2x7 ile bağlanamamaktadır
    ve bu geliştirilen ilaçlar canlı hücrelerdeki moleküller ile etkileşim kurduklarından canlılarda istenmeyen yan etkilere neden olurlar.

    bu arada antikorlar, hücre yüzeylerinde bulunan moleküller ile tam olarak bağlanmada çok etkili olabilen proteinlerdir. p2x7 gibi kanal moleküllerini etkili bir şekilde bloke etmeme eğilimindedir.

    nanobody antikorun bir parçasıdır.
    antikorun yaklaşık büyüklüğün onda biri kadardır.
    nanobody, 15 yıl önce sadece deve, lama ve alpakalarda bulunan özel bir antikordan geliştirilmiştir.
    nanobody , bağlandığı şeye seçicilik göstermesi bakımından tıpkı antikorlara benzemektedir. böylelikle yan etkileri azaltırlar.

    nanobody’lerin geleneksel antikorlardan öne çıkan özel özellikleri vardır.
    onlar tamamen biyolojik olarak dekompoze olup, toksik olmayan ürünlere dönüşebilmektedir.

    bilim insanları yakın bir zamanda yapmış oldukları bir çalışmada immün hücreleri üzerinde p2x7’yi spesifik olarak inhibe eden nanobodları tasarladı.
    nanobodların önemi, böyle bir kanal proteininin bloke eden ilk nanobod olmasıdır.

    böbrek iltihaplı farelerde ve alerjik kontakt dermatit adı verilen kaşıntılı deri rahatsızlığı olan farelerde yapılan deneylerde, bir tür nanobod enjeksiyonu iltihaplanmayı azaltmış, ağrı gibi hastalık belirtilerini hafifletmiş, belirgin bir yan etki de göstermemiştir.

    Araştırma ekibi, daha sonra insan kanı numunesinde aynı nanobody’i test etti. nanobod’un, mevcut ilaçlarla p2x7’yi önlemekten 1000 kat daha etkili olduğu ortaya çıktı.

    sonuç olarak ; mini-antikor, enflamasyon ve ağrıyı azaltır.

    Mini –antikor ch1 zinciri içermeyen immünoglobinler grubudur. bir mini-antikorun her bir tek zinciri prokaryot ve ökaryot ekspresyon sisteminde ayrı olarak ifade edilir.

    ch1’in etki alanından uzaklaşması antikorun hedeflerine olan afinitesini azaltmaz. aksine; azalmış boyut, mini-antikorların hastalık tedavisi ve bağışıklık araştırmaları için ideal bir karakter olan geleneksel ıgg-bsabs’den daha iyi doku penetrasyonu göstermesini sağlar.
    12 ...