nedenlerin tükendiği noktada olmak. doğal biriysen, hayatı akışında yaşıyorsan bir neden de aramazsın. durduk yere biri sevilir, sevilebilir. sonuçlarına katlanmak felan gelmez aklına. bu senelerin birikimi bakma sen aslında. kimsenin basit cümlelerinde ''neden'' değil. olmaz, olamaz. milyon tane nedenim olsaydı nolurdu? sevecek miydi beni, sevse yetecek miydi? şimdi beni sevmedi diye öldüm mü? öyle birinin seni nasıl sevdiğini dinlemeden ona nedenler soramazsın. küçük bir boşluğu vardır, seni taaa yüreğinden yaralar. derdine ortak olmadan ona neden soramazsın anladın mı? bir başka dünyanın insanı olabilirsin ama merdivenlerin göğe değmeyecek hiçbir zaman. benim gibi yeryüzünde yaşayıp yer altına gömüleceksin. mezarından güller çıkacak, ayak ucundaki suluktan kuşlar kana kana su içecek. neye yoracaksın, neden diye soracak mısın? soramazsın, ölmüş olacaksın. ait olduğun yer senin sevdildiğin yer mi sanıyorsun? neden arıyorsan oralara bak ve onlara sor. sen kucağında milyonlarca nedenle gelip seni sevdiklerini sanmaya devam et. benim bir nedenim yoktu seni sevdiğim zamanlar. durduk yere sevdim. sana yakışır sandım yıllarca tezyin ettiğim, özlediğim sevi. önyargılarım yok. sebepsiz bir başımayım. birini nedensiz, durduk yere sevmişim. yok bir nedenim valla. sorma. sevmiyorsan bırak, sorgulama. deniz kenarında mısır ye, derin derin nefes al. gökyüzünde seyiren kırlangıçlara, balkon demirlerine konan serçelere şefkatle bak. yağmur neden eğri yağar ve ihtiyar değirmenci neden inanır allaha sebepsiz onu düşün. ama bana bir neden sorma. sevmeyeceksen sevme, unutacaksan unut. ya da uzaklara bak, kendini avut....