büyük beklentilerle gidilirse haya kırıklığına uğranabilir. aksi takdirde gayet zevk alınarak izlenir. ha zaten birçok olay fazlasıyla tahmin edilebilirdi. benim canımı sıkan olaysa:
spoiler geliyor, hem de çok feci:
--spoiler--
newt, graves'in aslında gg nasıl anladı? eğer macusa'daki konuşmalarından dolayıysa orada da fazla bir şey yoktu. pekala da takipçi de olabilirdi. düello kabiliyetinden dolayı ise, yine çok açık değil. ben orada ne kaçırdım bilen varsa aydınlatsın lütfen. gerçi credence'a verdiği yadigarları temsil eden kolyeyi görmüş olabilir. gerçi yine söylüyorum, gg takipçisi de olabilirdi.
gg gibi bir büyücünün öyle boktan bir şekilde yakalanması da hiç hoşuma gitmedi. ha tabi kaçacak oradan. sonra dumbledore ile efsanevi düellosunu göreceğiz. ama olsun, o şekilde yakalanmamalıydı.
canımı sıkan bir başka konuysa kahramanımız newt scamander hogwarts'tan atıldıktan sonra asasını nasıl elinde tutmayı başardı? hatırlarsanız hagrid'in asasını ikiye kırmışlardı ama o saklamıştı yine de. newt'inkiyse gayet sağlam ve çalışıyor. film boyunca bu soru beni çok rahatsız etti.
--spoiler--
gelelim filmdeki diğer ayrıntılara:
--spoiler-- leta lestrange kimdir? sevgili bellatrix'imizin kocası rodolphus ile ne alakası var? sonraki filmlerde tabi bu sorular yanıtlanır diye umuyorum. ilvermorny'nin sadece adının geçmesi kötüydü. özellikle jk rowling'in bu okul hakkında yazdığı onca hikayeden sonra.
sıkıntının credence'da olduğu en başından beri barizdi. olayları modesty yapıyormuş gibi göstermek cidden saçmalıktı. sanırım plot twist yapmaya çalışmışlar, ama cidden hiç başarılı değildi. ha
queenie'ye daha çok yer verilmeliydi. kesinlikle tina'dan daha önemli bir karakterdi. en azından işe yarıyordu. tina cidden çok sinir bozucuydu.
bir sonraki filmlerde daha ilginç ve tehlikeli fantastik yaratıklar görmek istiyoruz tabi.
--spoiler--
