yazarların utandığı anlar

entry48 galeri
    28.
  1. Ortaokulda toplu taşımada kusmuştum, hem de sınıftan kızlı erkekli bir grup arkadaşla bir yere giderken. binemezdim o zamanalar, sonradan alıştık.

    Bir de askerde yazıcıydım. Mecbur kalmadıkça nöbet tutmazdım. yani Komutanın sağ koluydum. Adam odasının anahtarını, bilgisayarının şifresini bile verirdi bana. Ve kendisi disiplin manyağı bir adamdı. En nefret ettigi şey nöbette çaprazın bozulmasiydi, birçok askeri mahkemelik etti bu sebepten dolayı. Bir gün askerlerin yarısı birlik dışına çıktı. nöbet tutacak asker yok, mecburen nöbete gittim. Gündüz 12:00-16:00 nöbetiydi, bahar gelmiş, çiçekler açmış, öğlen güneşi insanın yüzünü okşar cinstendi. velhasıl bizim komutana yakalandığım görüntüyü anlatıyorum; kule terk, miğfer, çelik yelek hak getire, silah beş metre ötedeki ağaca yaslı, bu kardeşiniz kırlara uzanmış, bir elinde sigara, bir elinde elma, yüzünü güneşe okşatıyor. Birden yakınımda bir ayak sesi, gözümü açtım, bizim psikopat komutan karşımda, ayağa kalktım, yanıma kadar geldi, ben aha sikecek herhalde, şuraya geçeyim de domalayım bari diye düşünüyorum, derken yüzüme baktı baktı;'çelik yeleğin nerde?' Diye sordu, ben de dürüstçe 'kulede komutanım' dedim. bir daha olmasın dedi ve döndü arkasını gitti. Korku, utanç ne varsa o an da hepsini birden yaşadım. Velhasıl bir şey demedi, denemesinin sebebide bence eşek gibi çalışıyor olmam, kendisinin işlerini de benim yapıyor olmamdı sanırım. Üç tane denetlemeyi benim emeklerim sayesinde hiç olumsuz puan almadan atlatmıştı zira.
    1 ...