En sevdiklerimden olan Fikret Kızılok'un da en sevdiklerim arasında bu şarkı var. Oğlunun arada yaptığı ama babacığımlı tatlış vokalin yanı sıra, oğluna verdiği müthiş gerçekçi hüzünlü tavsiyeler çok hoşuma gidiyor, çocuklarla birer büyük gibi oturup dertleşme mevzunu hatırlatıyor bana. Bugün de, anasınıfı inkilisçe öretmenliğimin ilk gününde, bir kız çocuğu olağanca uzun kirpikleri ve yanağındaki şeftali tüylerle gözünü dikmiş bana bakıyordu. Neye bakıyosun dedim, beş tane burun deliğim mi var hiy yoksam bi tanesi açık mı kalmış? Komikliklerim ettiği şu inanılmaz cümleyle son buldu elbette, öretmenim sizde kendimi görüyorum ona bakıyorum. Hakkaten çocuklar büyükmüş, bu ne romantiklik, bunlar nasıl laflar diye içimde tartarken, bocaladığımı anlamış olacak ki, kafamdaki düşünce bulutlarını dağıtan, kendimi salak gibi hissettiren bir cümleyle geldi yine karşıma. Öretmenim gözünüze bakıyorum çünkü orada yansımam var. Elimi kaldırıyorum elini kaldırıyor bakın. Herşey bu kadar basitken, neden çocukla oturup bir büyük devirme peşinde olduğumu sorgularken işte bu şarkı o vakitlerde aklımda çalmıştı.