ogrenci mutfagindaki bulasiklarin hayat hikayeleri

entry1 galeri
    1.
  1. en son musluk altında eldiven giymiş ellerin sahibinin ağzından çıkan bir daha biriktirmeden yıkayacağım cümlesiyle başlar tüm umutlar.
    sabah uyanılmış, güzel bir kahvaltı yapılmıştır. tüm peynir kokan tabaklar ve çay lekesiyle bütünleşen bardaklar umutludur o an hayattan. namuslarının dakikalar içerisinde temizleneceği o harkulade cümleyi duyduklarından beri umutlar yeşermiştir küçücük bedenlerinde. onların üzerinden peynir yiyen, zeytin tadan sahiplerinin kollarında mutfağa giderlerken, dokunulmuşluğun hemen ardından alacakları boy abdestine odaklanmıştır herbirinin gözleri. ama öylece atılırlar musluğun altına. yüzlerine bile bakmadan içeri gider demin onlara dokunmuş, onları kirletmiş sahipleri.
    gelecek, diye düşünür bulaşıklar; beni böylece bırakıp gitmeyecek... ama saatler sonrasında tek gelen pc başında oyuna dalmış sahibin yeni kirlettiği, üzerinden puding yiyerek zevklendiği küçük kaseciktir. bu kasecik de duymuştur en son namusu temizlendiği esnada sahibinin verdiği sözü. ve mutfakta o kadar fazla kader arkadaşını görünce ağlar namusunu kirli ellerin dokunuşundan arındırma umutlarını kaybederek. kirletti ve attı bizi, der; arkasına bile bakmadan çekip gitti!...
    ne de olsa onlarla işi bitmişti sahiplerinin. ve onlar alışmak zorundaydı bu köle hayatına. hele bir tane siyah kupa vardı ki en çok kirletilen, tenine en çok dudak değen... o da kabullenmişti sonunda siyah olduğu için bu kirlenmelere en çok onun maruz kalmasını.
    ardından akşam seansı zevki sonrasında yeni kirlenmişler gelir mutfağa. mutfakta ne bir huzur, ne de neşe kalmıştır artık. onlar tüm kaderlerini kabullenmişlerken artık, hayattan beklentileri artık kalmamışken, siyah kupa sudan geçirilip sadece kokusu giderilerek yine alınır kucaklar arasına, ve ateş gibi bir çay da kavrularak dudaklar arasına ilerler zenci kupanın teni sahibinin yatak odasında. gecenin son çay keyfidir bu da. ardından uykuya dalar sahip yatağında; zenci kupa da yatağının baş ucunda, diğer kirletilmişler de mutfak tezgahında...
    güneş doğar sahip açar gözlerini. lavoboya ilerler yüzünü yıkar ve mutfağa adımını atar. o arada yayılan koku gelir gece boyunca burnuna. tabaklar çanaklar namuslarının temizlenmesini istiyordur isyankarca; kendilerine dokunan ellerden-dudaklardan arınmak istiyorlardır. kokuya katlanamayan sahip de giyer yeniden eldivenini ve bir daha biriktirmeden yıkayacağım der tekrardan. kaşar olmuş bulaşıklarımız da iç geçirirler: çok duyduk yavrum biz bu sözleri ...
    ve bulaşıklar temizliklerine ulaşarak allah a şükrederler. sahip de olduğu yerde gerindikten sonra içeri gider; zenci kupayı avuçları arasına alarak sudan geçirmeye mutfağa geri döner, ateş gibi çayı yine zenci kupanın teninden çekmek için içerisine. zenci kupa da el sallar mis gibi kokan üst üste dizilip dinlenmeye çekilmiş beyaz arkadaşlarına: benim kaderim, doğduğum renkle üzerime kazınmış ... tabi nereden bilsin arabesk zenci kupamız, her şeyin tek nedeninin kirini belli etmeyen bir renkte olduğunu...
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük