tespitleriniz doğru ancak konuyu ele alma biçiminiz yanlış. bir önceki yüzyılda islam ülkelerinde reform yapan modernistlerin mantığıda doğru değildi, çünkü onlar batının gücünün, nasıl yaşadığında değil, nasıl çalıştığında bulunduğunu anlayamamışlardır. onlar yeni çağda avrupa'da uyanmış olan ve ulus devlet ile kilise arasındaki mücadeleyi hatırlamaktaydı. fakat batı için ilerleme ve hukukun üstünlüğü olarak ifade edilen şeyler ancak dinin (religion-maneviyat) yani inancın yok edilmesiyle mümkündü. ama bu durum bizim için aynı değildir çünkü islam sadece din (religion) değildir. dinin( hristiyanlık ve budizm gibi )esas varlığı ruhtur, materyalizmin esas varlığı maddedir, islamın esas maddesi ise insandır.islam hayatı sadece din ve dua ile değil aynı zamanda bilim ve çalışma ile tanzim etmektedir. yani fabrika ile ibadethanenin yanyana olmasına sadece izin vermeyip onu talep eden bir felesefeye sahiptir. bunlarda bilge kral'dan :
birçok gerçeklik vardır ki, herkes, kendi resmî feslefesine bakmadan, onları hesaba katmak zorunda kalmaktadır bunlar ya aklıselimle kavranıyor ya da insan yenilgilerinden ders alarak onları kabul ediyor. bu gerçeklikleri -aile, maddi güvenlik, mutluluğa erme çabası, adalet ve hakikate beslenen sevgi, sağlık, terbiye, çalışma, hürriyet uğrunda mücadele, menfaat, kuvvet, meşguliyet gibi- birbiriyle karşılaştırdığımız takdirde müşterek bir mihver etrafında çeşitli mesafelerde gruplaştıklarını ve belki insicamsiz ve heterojen, fakat gayet gerçekçi ve islâm'ın esas umdelerini andıran bir sistem meydana getirdiklerini görürüz.
ıslam'ın esas prensibi, tabiattaki hayat ve hayat şekillerinin gelişme tarzındaki örneğini andırıyor. öyle görünüyor ki, temizlik ile ibadeti birleştiren ve namaz ile insanları birlik haline sokan faktörün esasında, hayattaki ruh hürriyeti ile tabiatın determinizmini birleştiren ayni ilham vardır. kuvvetli bir seziş kabiliyeti, yalnız namaza bakarak bütün islâm'i, islâm'dan yola çıkarak da dünyanın umumi dualizmini yeniden kurabilir.