cam evdeki ciplak papa

entry4 galeri
    2.
  1. Siz gösterişli giysiler giyen ve kafalarında takke/hale ile gezen kişilerden etkilenen biri misiniz bilmem: Ben etkilenmem. Ben ne Mollaların uzun sakallarından ve türbanlarından ne de keşişlerin alınlarındaki noktalardan ve dudaklarından dökülen klasik dualardan etkilenmem. Ben kutsal mutsal kişilerden etkilenmem; özellikle renkli ve komik başlıklar, kaftanlar, şallar, allı pullu giysiler, cüppeler ve daha nice zımbırtılar ile donanmış papaz kıyafetiyle ortaya çıkıp ciddi bir edayla şov yapanlardan hiç etkilenmem. Ben, duman çıkaran bir aleti elinde sallayan ve aspergillium denen yuvarlak bir kabı sallayarak koyun sürüsü derecesine kadar aşağılanan kalabalığın üzerine "kutsal su" serpen yaşlı bir adamı görünce güleyim mi ağlayayım mı, bir türlü karar veremiyorum.

    Papazların kaseyle, sayvanla ve patenle şarap ve ekmek ikram ettiği, ve cemaatinden bunları gerçekten kendi kurtarıcılarının eti ve kanı olarak kabul etmelerini istediği yamyamlık adetlerine özentili bir törene şahit olduğumda midem bulanıyor.

    insan nüfusunun neredeyse çeyreğinin, "yanılmazlık" pozlarına yatan bir adama hayran olduğunu gördüğümde, insanlığa dair ümidimi kaybederim. Kazıklarda insanları yakan, cadı avına çıkan, dünyanın güneşin etrafında dönmesini durdurmaya çalışan, cennet tapuları satan, kanlı haçlı seferleri için fetva veren, köleliği ve ırkçılığı vaftiz eden ve emperyalizmin makamına göre danseden, ve tüm bunlara rağmen "yanılmaz" varsayılan bir papalık zincirini izleyen bir adamı ciddiye alan kalabalıklar benim insanlığa olan güvenimi sarsıyor. Hıristiyanların Tanrı'ya yakıştırdığı "Baba" lakabını kendisi için kullanacak kadar firavunlaşan ve "Baba" adına insanları affetmeye hakkı olduğunu iddia edecek kadar haddini aşan bir adamın henüz Guinnes Rekorlar Kitabı'na dünyanın en büyük sahtekarı ve şarlatanı olarak girememiş olduğunu görünce, ben insanlığın dürüstlüğüne olan inancımı yitiriyorum.

    Nitekim, rasyonel bir monoteist olan Thomas Jefferson papaları ve erkanını isa'nın düşmanı ve aydınlığın karşıtı karanlıklar olarak görüyor:

    "Efendilerinin saf ve kutsal öğretilerini öylesine suistimal eden ve ticaretlerinin entrikalarını gizli tutma konusunda beni hiçbir yükümlülüğün altında bırakmayan ruhbanları iyi suistimal ederim. isa'nın gerçek sistemi ile kendilerini varlık ve gücün üstün aletleri kılmak için diktikleri yapay yapılar benim görüşümde ışık ve karanlık gibi birbirinden farklıdır. Ve ben, onları kahinlerle ve ölü falcılarıyla aynı sıraya koyarken, isa'yı ahlak reformcularının ve ruhban sınıfını kamçılayanların en büyükleri arasında yerleştiririm. Nitekim onlar, onu öylesine hissettiler, ölüm ile onu susturuncaya kadar dinlenmediler." (Thomas Jefferson, Charles Clay'e Mektuplar, Jan 29, 1815)

    Bu yüzden, tarihsel saçmalık ve şiddetin papalık boyutundaki bir reenkarnasyonun mantık ve barış hakkında dünyaya vaaz verdiğini duyduğumda ilk tepkim yüzümde bir gülümsemeydi; zira böylesi bir çelişki o tarihsel saçmalık tiyatrosuyla tam tamına uyuşuyordu. Bu durum, en az Usama Bin Ladin'in veya onun Evanjelik ikizi olan George W. Bush'un dünyaya barış ve mantık hakkında vaaz vermesi kadar saçmadır. Ancak, yaklaşık bir milyar insanın bu adamın sözünü ciddiye aldığını ve dünyanın tek süper gücünün kandini Tanrının elçisi sanan evanjelist bir salak tarafından yürütüldüğünü hatırladığımda gülümsemem geçti: Bu dünyanın sonuyla ilgili bir başka delil olmalıydı! Dikkatinizi çekerim, Yehova Şahitleri; bu kez tutturabilirsiniz!

    Papa'nın sözkonusu konuşmasındaki islam ve Muhammed betimlemesi bana Karl Marx'ı ve onun ünlü "Din halkın afyonudur" sözünü hatırlattı. Marx sadece kutsal Janus'un bir yüzünü tarif etmişti. Ama, Papa'nın islam'a saldıran konuşmasıyla ürettiği şey halk için bir afyon değildi. Evanjelik Haçlılar, Neoconlar, Siyonistler, Sünni ve Şii radikaller ve Taliban koalisyonunun yaktığı ateşe atılan kutsal bir yakıttı. Bu, Papa'nın bir başka soykırımı, bir Üçüncü Dünya savaşını veya Onuncu Haçlı seferini kutsama yöntemiydi. Bu Papa'nın Geride-Kalan (Left-behind) Hıristiyan'ın kendi kendini gerçekleştiren Armagedon kehanetine eşlik etme şekliydi. Bu öylesine yapılmış önemsiz kutsal gaflardan biri değildi; bu, global hegemonyanın kolonyalist politikasına katıldıklarını ilan eden kurnaz ve siyasi bir göz kırpmaydı.

    Benim Katolik Hıristiyanlar dahil bir çok farklı dinlere mensup pek çok yakın arkadaşım var. Onları sever ve onlara saygı duyarım; ancak bana vaaz vermeye kalktıklarında, onların mantıksız inançlarına saygı duyduğumu belirterek bir ikiyüzlü gibi davranmam. Ben kendimi mantıklı bir Tektanrıcı/Monoteist olarak görüyorum, ve insanlık tarinde pek çok çileye ve trajediye neden olan insan idolleri yarattıkları ve mantıksız dogmaları vaaz ettikleri için organize dinlere karşı pek saygı duymam.

    Brahmalar, mollalar, ayetullahlar, gurular, papazlar, rahipler, piskoposlar ve Papa gibi dini güç simsarlarının ahlaki ve entelektüel dürüstlüğünün ikinci el araba satıcısının bile aşağısında olduğunu düşünmekteyim; zira her politeist takkenin ve cübbenin, her politeist sarığın ve sakalın din adamları, kitlelerin aklına tecavüz etmekte ve ulusların zenginliklerini sömürmektedirler. ikinci el araba satıcısıyla yapacağınız bir pazarlık size pahalı da olsa bir ikinci el araba sağlayabilir, ancak bir papazla yapacağınız bir pazarlık size Tanrı hakkında, yaşam ve ölüm hakkında bol yalanlar, akıllara zarar çelişkiler, karmaşık aptalca ritüeller, ilim dışı ve rasyonel olmayan dogmalar, ve bazen de kanlı cihat ve haçlı seferleri getirecektir.

    Tabi ki, organize dinler içinde Amish, Quakers ve Yehova Şahitleri gibi, Bahaîler ve Sufiler gibi; sosyal ve politik yönden yararlı tavırlarıyla kendilerini affettiren istisnalar da vardır. Elbette, Katolik Kilisesinin rütbeleri arasında da istisnalar vardır; bazı din adamları misyonlarına gerçekten safça ve dürüstçe inanabilir ve övgüye değer sosyal ve siyasal fikirlere sahip olabilir, tıpkı ülkesine yaşatılan sıkıntılarda rahiplerin rolünü dürüstçe yansıtarak, kalbimi fetheden Güney Afrika'nın Piskoposu Desmund Tutu gibi.

    "Misyonerler Afrika'ya geldiklerinde, onların incil'i bizim ise toprağımız vardı. "Dua edelim" dediler. Gözlerimizi kapadık. Gözlerimizi açtığımızda bizim incil'imiz onlarınsa toprağı vardı."

    Ancak, din adamları dini enstitülerin üyeleri olarak, genellikle Yaratıcımız adına en gülünç yalanları ve faydasız hükümleri pazarlarlar ve bununda ötesinde, kendilerini sonsuz kurtuluşun kapı bekçileri olarak tanıtırlar. Acaip olanı, Papa'nın kendi kitabına göre, taptığı adam da ruhban sınıfına karşı benimle aynı allerjiyi paylaşıyor.

    "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliğinin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz! Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri ve kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat daha cehennemlik yaparsınız. Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, 'Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.' Budalalar, körler! Hangisi daha önemli, altın mı, altını kutsal kılan tapınak mı?" (Matta 23:14-17).

    Rasyonel bir monoteist olarak ben GERÇEĞi, Papa'nın takkesi dahil her şeyin üstünde tutan dürüst biriyim. Nitekim mantık çelişkilerine ve ikiyüzlülüğe karşı olan nefretim nedeniyle, doğduğum ülkedeki en çok satan kitaplarımla savunduğum dini inançlarımı reddettiğimi ifade ettiğimde bana sahip çıkmayan ünlü bir Sünni Molla olan babam dahil olmak üzere dini kitleler arasından pek çok düşman kazandım. Ben hala kral veya sultan olsun, papa veya halife olsun, çıplakların çıplaklığını hiç çekinmeden ilan edecek kalabalıktaki bir çocuğum:

    "Ve gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" (Yuhanna 8:32)

    "Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir." (Kuran, 10:36)

    Bu nedenle, yaptığı diyalog çağrısı üzerine, ben de ciddi ciddi kendisini Tanrısından çalınmış bir isimle çağıran adamla -PAPA'yla (BABA'yla)- dürüst bir diyalog başlangıcı yapmaya karar verdim. Bu adam yüz milyonlarca takipçisine tıpkı önceki selefleri gibi "hiç yanılmaz" görünen tek adamdır. Ben, yalanları ve yanlış hiküyeleri samimi olarak ama cahilce pazarlayan bir rahibin veya bir piskoposun dürüst biri olabileceğini kabul edebilirim, ama kendisinin "yanılmazlık" iddiasını sürdürdükçe Papa'nın kişisel dürüstlüğünü ve mantığını kabul edemem. Beş yaşından itibaren her dürüst ve mantıklı kişi kendisinin yanılmaz olmadığını bilmelidir; senin sonlu bir bilgiye sahip olduğunu ve hata yaptığını bilmen metafiziksel bir sır değildir. Evet hata, hem de birçok hata.

    Papa'ya veya Bay Ratzinger'e Şiddet ve Barış üzerine On Üç Soru

    islami Reform için Manifesto'nun sonunda, Müslümanlara, Hıristiyanlara ve Yahudilere bir davet yaptım. Onların tarihlerini, teolojilerini, iyi ve kötü eylemlerinden iyi bilen biri olarak, onların gözünün içine baktım ve yüzlerine ayna tuttum. Hıristiyanlıkla ilgili bölüm, aşağıdaki paragraflarla başlıyor:

    Eğer Musa, isa ve Muhammed bugün geri gelse, Yahudiler Musa'yı Yahudi düşmanı, Hristiyanlar isa'yı Mesih düşmanı, Müslümanlar da Muhammed'i Deccal (Sahtekar) olmakla suçlardı. (devamı var)
    1 ...