vay be şaka gibi, yazar olalı tam beş yıl geçmiş. son entryimin üstünden üç yıl geçmiş. net üzerinden yaptığım aramayla geldi, hesabıma girdim, mesajlarımı silmemiştim hiç, açtım eskilere baktım biraz. mesajlarda o kadar geyik yaptığımız eski badilere baktım, bir çoğu ya silik olmuş ya da çok uzun zaman olmuş yazmayalı.
kalanların ne yazdıklarına baktım, bazıları eşlerinden doğacak olacak çocuklarından bahsetmişler. dedim yahu en son hoşlandıklarına açılmayı düşünüyorlardı. vay be dedim durmadan. otomatiğe bağladım.
zaman kavramını oturtamadım, anlayamadım, planlayamadım. yukarda bahsettiklerimde anlaşılmayacak bir şey yok aslında. bir yıl bile çok uzun, kaldı ki beş sene koca zaman. badilerim artık genç değil benim gibi ve geçirdikleri evreler de olması gereken.
sözlüğün ben de yeri çok farklıdır. her şeyden ilk göz ağrım. ilk yazarlığım burda. sonra badilerim. çok güzel insanlarla tanıştım, arkadaş oldum, tanıdım. farklı hayatlara tanıklık ettim. bu sayede yurt odasında ülkeye açıldım, ortamları gördüm.
burda yazmaktan ve sözlüğün kendisinden soğuduğumdan o zamanlar hala sözlük olan itü'ye geçtim. orda da güzel insanlarla tanıştım, hatta sevdiğim, sevgilimle orda tanıştım. ama burası farklı, ilk göz ağrım ulu.
itüde de yazmayalı, okumayalı çok uzun zaman oldu. orası da artık sözlük değil. artık ikisinde de yazıyorum, hiç bir sözlüğü okumuyorum bile. sözlüklerin eski halini, internetin eski halini özlüyorum. yaşlı değilim ama eskiyi karşı hep bir ilgim var. ruhun yaşlı amk.
neyse. bu kadar da yazmayacaktım. badilerle olan mesajları okuyunca ciddi duygulandım. bir şeyler karalayayım dedim.