cihangir

entry122 galeri video1
    83.
  1. (d. 31 Ağustos 1569, Fetihpur Sikri -ö. 28 Ekim 1627[1], Hindistan), Babür imparatorluğu'nun 4. Hükümdârı (1605-1627).

    Ekber Şahın oğlu olup, asıl adı Selim'di. Küçük yaşta babası Ekber tarafından tahtın varisi ilan edildi. Ama 1599'da, Ekber Dekkan'dayken, bir an önce tahta çıkma isteğiyle ayaklandı. Kendisini doğru yola getirmek isteyen Ebülfazl'ı öldürttü. Babası Ekber ölüm yatağında onun ardılı olacağını doğruladı. Babasının 1605'te ölümü üzerine Selim, “Cihangir” (Farsça: Dünyaya hükmeden[2]) adıyla tahta çıktı.

    1569’da doğan Selim, babasının ölümü üzerine 1605’te “Nûreddîn Cihangir” unvanı ile tahta çıktı. Ancak oğlu Hüsrev, Sihleri etrafında toplayarak Pencab’da isyan etti. Cihangir Şah, âsî kuvvetleri Cullandar Nehri kenarında bozguna uğrattı. Yakalanan oğlu Hüsrev’i Burhanpur’a sürgüne gönderdi. Hüsrev orada 1622 yılında öldü.

    Cihangir Şahın saltanatının son yılları, huzursuzluk içerisinde geçti. Eşi Nurcihân ve veziri Mehabet Hanın sık sık devlet işlerine karışmaları sağlığını bozdu. Tabiplerin isteği üzerine iklimi daha müsait olan Lahor’a giderken, yolda 28 Ekim 1627 günü vefat etti. Cesedi Ravi Nehri kıyısındaki, Şah Dârâ denilen yerde toprağa verildi. Daha sonra mezarının üstüne büyük bir türbe yapıldı.

    Âdil bir hükümdar olan Cihangir, alimleri sever, onlara izzet ve ikramda bulunurdu. Babasının Müslümanlara karşı uyguladığı ağır baskıyı kaldırdı. Ancak devrinin büyük âlimi imâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî' yi Gwalyar şehrinde hapsettirdi. iki yıl sonra hatasını anlayıp bu büyük âlimi hapisten çıkaran Sultan, 1000 rupye ihsân edip bağışlanmasını diledi. imâm-ı Rabbânî hazretlerinin Cihangir Şaha yazdığı mektuplar, Mektûbât isimli eserinde mevcuttur.

    Cihangir Şah, bayındırlık işlerine de önem vermiştir. Agra’dan Etek’e ve Bengâl’e giden ağaçlıklı yollar ve Agra ile Lahor arasında her üç kilometrede bir işaret kuleleri ve sulu gölgelikler yaptırmıştır. Tüzük-i Cihângîrî ismi ile yazdığı hatıratı, kıymetli bir eserdir.

    Kendisinden sonra oğlu Şihâbuddîn Muhammed, Şah-ı Cihan unvanı ile tahta geçmiştir.

    Hükümdarlığı[değiştir | kaynağı değiştir]
    Miras aldığı imparatorluk o dönemde dünyanın en güçlü imparatorluklarından biriydi. Ülke o kadar güçlüydü ki, içki ve afyon düşkünü ve bahçe tutkunu olan imparator, savaşmak yerine, kendini zevk ve eğlenceye verebiliyordu.

    Babasının başlattığı askeri siyaseti sürdürdü.[3] Ancak hemen hemen hiçbir askerî başarı elde edemedi ve Kandahar şehrini iranlılara kaptırdı.[4] Mevar'daki Racput Prensliği ile girişilen savaş 1614'te büyük kazanımlarla sona erdirildi. Ekber'in Ahmednagar'a karşı başlattığı seferler, ordunun ve diplomasinin de desteğiyle zaman zaman şiddetlenerek sürdü; ama saldırıların çoğu güçlü Habeşi Melik Amber tarafından savuşturuldu. 1613'ten itibaren savaşmayı, bu konuda çok usta olan oğlu Şehzade Hürrem'e (sonradan Şah Cihan) bıraktı. 1617 ve 1621'de Hürrem zafer kazanarak barış anlaşmaları yaptı.

    Zayıf iradeli bir hükümdar olan Cihangir zamanında saray ve entrikalarına kadınlar da karışmaya başladılar. Gevşek yönetimi yüzünden oğulları ile arası açıldı. 1611'den sonra Cihangir, iranlı karısı Mihrü'n-Nisa (Nur Cihan, Farsça: dünyanın ışığı) ile kayınpederi itimadü'd-Devle ve kayınpederi Asaf Han'ın etkisi altına girdi. Nur Cihan kızı Mümtaz Mahal'i Hürrem ile, kız kardeşini ise Hürrem'in küçük kardeşi Şehriyar ile evlendirdi.

    https://tr.wikipedia.org/wiki/Cihangir
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük