henüz cep telefonlarına sahip değiliz. gecenin bir yarısı ufak abimle uyuyabilmek için saçma salak mevzular hakkında sohbet ediyoruz. bir şekilde konu fransız sinemasına ve çok meşhur aktörlerden birine geliyor ama adını bir türlü hatırlayamıyoruz. saat üç gibi şehir dışında okuyan büyük abiyi ev telefonundan arıyoruz...
"laan neydi bu adamın adı?"
"bilmiyorum ya nereden hatırlattın şimdi! neydi ya, neydi..."
"bence abimi arayalım o bilir kesin!"
"Oha bu saatte mi??"
"evet n'olcak?"
"Ya uyuyorsa?"
"Yok be uyumuyordur bence, arayalım."
"tamam hadi..."
bülülülülüğülülüğülüü....
"hııııı!! Efendim?"
"abi uyuyor muydun?"
"Evet... hıııa?"
"hadi sor ya uyuyacam, sor!"
"haaa, ne??? Serenity, sen misin??? oğlum manyak mısınız, ne oldu?"
"abi hani fransız filmlerinin neredeyse yüzde sekseninde oynayan, öküz kadar iri, çirkin, saçları hep alnını kapayan ve patates burunlu bir adam vardı ya onun adı neydi? bir türlü hatırlayamadık!"