neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    152.
  1. 'Atıp' tutma politikacılığı, atıp atıp tutamamaya dönüştükçe



    Siyasal coğrafyadan bakılınca, yer küresindeki karalarla adalar, 200 devlete bölünmüş.
    Başka bir açıdan bakıldığında, dünya nüfusu sadece 2’ye bölünmüş; 4 milyarı yoksul ve köylü, 2.5 milyarı da -kademeli olarak- hayatın tadını paylaşan burjuvazi.

    Yoksulu bol ülkelerde politikanın getirisi çok büyük ve hazineden yapılan harcamaların da şeffaflığı hiç yok.
    * * *
    Buna karşılık yoksul yığınlara:
    - Şöyle yiğitsiniz, böyle kahramansınız, atalarınız şanlı şerefliydi, sizler de onurlu ve gururlusunuz; yabancılara karşı dimdik başımızla, nurlu ufuklara doğru gün günden hızlanan koşumuza herkes hayran olmada; nutukları çekilmekte.
    * * *
    iktidarı ele geçirme hırslarıyla, gizli-açık kutuplaşmalardaki yoğunlaşmalar da, ateşli mi ateşli...
    * * *
    Türkiye'de son 80 yılda atılmış nutukların bir dökümü yapılsa...
    Ve 73 milyon nüfus içinde, elini bir tek gazeteye bile sürmemişlerle; aileleriyle birlikte 10 milyonluk politikacı kesimi içinde, hayatında bir kez bile tiyatroya gitmemişlerin çoğunluktalığı karşılaştırılsa...
    * * *
    Atıp tutma politikacılığının, atıp atıp nasıl tutamamaya dönüştüğü de çıkar ortaya.
    * * *
    Phoenix eski Mısır mitolojisinde kendini yakıp, kendi küllerinden kendini yeniden yaratan bir masal kuşu; Zümrüt-ü Anka...
    NASA; pazar gecesi Mars gezegenine inen uzay aracına, Phoenix-Anka Kuşu adını vermişti.
    Mars gezegeni, bizim yer küresinden 711 milyon km. uzaklıkta.
    Dünyanın ortasından geçen “ekvator” kuşağının uzunluğu ise 40 bin km.
    * * *
    Uzayda 20 bin km hızla yol alan Anka Kuşu, 10 aylık bir yolculuktan sonra, hızını kendiliğinden 8 km'ye indirerek bir helikopter gibi konmuş Mars gezegenine.
    * * *
    Başbakan Tayyip Bey de, GAP için 18’inci olan yeni bir proje paketi açtı; 5 yılda gerçekleşeceği vaadiyle.
    Bizim kuşağın ömrü, sürekli açıklanıp duran GAP projeleriyle geçti ve bizim kuşağın ömrü neredeyse bitti, GAP projeleri bitmedi.
    * * *
    içine girdiğimiz yeni yüzyılın 2'nci yarısında, belki de devlet başkanları Mars gezegeninde buluşmaya başlayacaklar.
    * * *
    Malezya'da da, namaz kılan bir robot yapılmış.
    ister misiniz, burjuva enternasyonalizmi yaygınlaştıkça ve yoksul yığınlar da; dünya nimetlerinden yararlanmayı, öldükten sonra cennet nimetlerinden yararlanmaya yeğledikçe; camilerde imamların yerini de robotlar almaya başlasın.
    Olmaz olmaz dememeli.
    Olmaz olmaz.
    100 yıl önce ezanların, hoparlörlerle okunacağı akla mı geliyordu; artık hiçbir müezzinin şerefeye çıktığı yok.
    * * *
    Dünkü Milliyet'te Mutlu Bozdağ'ın, '4 günlük bebeği camiye bıraktılar' başlığıyla bir haberi vardı.
    Sultanahmet Camii avlusunda yeni doğmuş bir kız bebek bulunmuştu.
    Ordu'nun Karacaömer köyünde de, bir evin kapısına yeni doğmuş bir erkek bebek bırakılmıştı.
    * * *
    Yeni doğmuş bazı bebekleri, özellikle cami avlularına bırakmak neden bu kadar eski zamanlara kadar uzanıyor ki bizde?
    Doğanın libidosu, yerelin geleneklerine sık sık ağır mı basıyor acaba?
    * * *
    Faruk Nafiz Piç şiirinde şöyle diyordu:

    Henüz bir el değmeden daha ilk göz yaşına
    Kundağını serdiler bir musalla taşına.
    Gözlerin bir camiin avlusunda açıldı.
    Atıldın doğduğun gün hayata tek başına.

    Şayet annen olsaydı, ömrün yine bahardı,
    Sana dar günlerinde açık bir kucak vardı.
    isa’yı oğlum diye bağrına bastı Meryem.
    Bir babasız yavrudan bir peygamber çıkardı.
    * * *
    Mars gezegenine doğru başlayan bir uzanma ve yer küresi üstünde yaşayanların, 4 milyarlık yoksul kesimi...
    200 devletten yoksulu bol olanlar, şayet tek başlarına yok edebilselerdi yoksulluğu; şimdiye dek ederlerdi.
    * * *
    Nutuk söylemekle yoksulluk yok olmuyor.
    Ama bu arada Türkiye'de, allem kallem egemenlik saltanatını ele geçirenler, kestirme bir yöntem bulmuşlardı; yoksulluktan söz edenleri, 'vatan haini' suçlamasıyla içeri tıkıyorlardı.
    * * *
    Yaşam kalitesi açısından, Yunanistan'ın 65 basamak altında boşuna kalınmadı.
    * * *
    Türkiye, burjuvalaşma gibi üretim ile ilgili sorunları, eğitim'le ilgili sandı; yönetim saltanatı'ndan da, üretim saltanatı'na geçemedi.
    * * *
    AB üyeliği gerçekleşinceye dek, 25-30 yıl süreceğe benzeyen bir çalkantı döneminden geçilmesi, kaçınılmaz gibi.
    * * *
    Neyse ki Yemen'de hastane açıyoruz, ne güzel!
    Çoktan unutmuş olmalıyız ünlü Osmanlı deyimini:

    Kendi muhtac-ı himmet bir dede, nerde kaldı gayrıya himmet ede

    çetin altan
    0 ...