camı kapattı, tekrar evin içine salonuna döndü, martılara derdini anlatamayınca aklına bir insan, bir erkek silueti tezahür etti. adam direk konuya girdi: ''tarif edilemez bir çok hüznü, hatta en kötüsü ölüm arzusunu içinde barındırabilir insan lakin sürekli mutsuzluk diye bir şeyin esiri olmak ruhun zayıflığından ibarettir. yaşanan koca bir ömürde mutlu geçirilen zamanlar da illa ki vardır. tabii ki eskiye göre azalmış, ruhunuzu sıkmış ve geleceğe umutsuzlukla bakmanıza neden olmuş olan şeyler sizi bu düşünceye sevk ediyor.'' dedi adam kadına.
kadın durdu, yüzündeki solgun ifade vereceği cevabı insana tahmin ettiriyordu sanki, kaşları biraz olsun dökülmüş, yüzü kapkara geçmiş, saçlarının ise dip boyası gelmişti, dudaklarıysa hep olduğu gibi hala çok güzeldi. kafasını çok kaldırmadan gözlerini adamın yüzüne çevirdi ve : '' mutluluğun ne kadar güzel bir şey olduğunu unutacak kadar eski değil güzel hatıralarım, ama benim derdim onlarla değil artık mutsuz olmaya o kadar alıştım ki kendime karşı koyup tekrar o özlenen günlere dönemiyorum, belki de hayatın bana sunduğu fırsatlar bu işe müsade etmiyorlar, çünkü bilirsiniz işler kötüye gitmeye başladıkça öyle devam eder ve bir süre sonra yorulursunuz. eskiden size ızdırap vermeyecek kadar küçük şeyler ölüme giden melankolik yolculuğunuzda sizi taşıyan aracın en önemli parçaları oluverirler birden, işte bu hale gelmek hayatta ki sancıların en büyüğüdür, hiç olmak istersiniz ama olamazsınız, yok olmayı o kadar özlemle arzu edersiniz ama bir taraftan da acılarınıza bile kıyamaz yaşamı seçersiniz. bu kadar muamma içerisinde teslim olma durumuna gelmek ruhun zayıflığından değil, yaşanan duyguların kalbimize nasıl geçtiği ve bizi nelere sevk ettiği ile ilgilidir'' dedi.
rüzgar esti birden hafifçe açık olan pencereden kadının saçlarının döküldüğü ensesi ile kazağının birleştiği yere doğru, ince bir ürperti gelince, gözünü boşluktan ayırdı ve doğruldu kadın , kaldığı yerden devam etti güne ta ki güneş batıp, kitapların durmadan çevrilen yaprakları acısını teselli etmeyene dek, bir kaç uyku hapı aldı ve koltuğa battaniye ile uzandı, yastık kullanmayı sevmezdi.