beni türkiyenin en büyük zenginin bir firmasından iş görüşmesine çağırdılar. dedim ki iş var ama sabahtan olsa olur mu dediler olur.
ellerimi ovuşturdum oh dedim demek ki para verecekler ki beni ikna etsinler. atladım motora gittim. erkenden girdim odaya bekliyorum. bir kadın bir erkek ik cı geldi oturdular karşıma. erkek olan kısaca öz geçmişimi sordu konuştuk. sonrasında dedi ki en son işinizden neden ayrıldınız. ben dumur oldum. ne ayrılması burdan çıkışta işe gideceğim. siz beni çağırdınız. kadın araya girdi evet dedi biz çağırdık. heh dedim şöyle yola gelin (iç ses) sonra işi nedense hemen maaşa döktüler. dediler şimdiki işinizden ne kadar alıyorsunuz. söyledim şu para diye adamın gözü açıldı. ee siz yüksek alıyormuşsunuz bu tecrübeye göre. dedim çünkü iyiyim. yani iyi tabi ama bizden ne isteyeceksiniz bu durumda. dedim tabi üstü olacak. en az dedim şu para olmazsa neden geleyim. o parayı seniorlar almıyor bizde dedi. dedim bunu bilerek çağırmanız lazım değil miydi. bence dedi çok da uzatmamıza gerek yok. teşekkür ederiz dedi. ben teşekkür ederim dedim çıktım. koskoca zengin şirket üçün beşin lafını yapıyor üstüne üstlük sorumsuzlukta had safada adayını bilmiyor. sonra atladım motora gittim işime çalıştım. bazı ik cıları seçerken daha bir sorumlu davranmak lazım sanki. madem paranız yok neden beni çağırıyorsunuz. he birde bu erkek olana cursor nedir onu öğretmişler onu sordu bana. (iç ses) götümle güldüm lan gözüm kapalı yazdığım şey. (dış ses) açıkladım yani dedim bunlar basit şeyler.