okuduğum ilk günden beri (ki bu ilk yazısına tekabül eder) tuğçe baranın gerçek olmasını istedim. bu kadar aymaz gözüken birisinin, medeniyet denince otobüste yanındakine nazik davranmak, topluluk olarak barış içinde yaşamak ve bunu anlatmak için alengirli kelimelere ihtiyaç duymamak olduğunu göstermesini istedim. tuğçe bunu hep yaptı, sahte olduğunu bile bile sarışın resmine hep inandık, hep okuduk. sonra katilin biri * "ben kumralım aslında o benim sarışınlara ölüm ben ondan daha akıllıyım onu ben yarattım" nidaları eşliğinde en sevdiğim yazarı öldürdü. mutlu tönbekiciye asla ısınmadım, bu ukalalığını asla sevmedim, içime sinmedi, yazılarını okudum ama asla bir tuğçe tadı alamadım. olmadı. öldü.