kitap seven insan kitaplara benzetir ya sevgisini, ben müziğine benzeticem seni.
bir şarkı düşün. senin bestelediğin hatta, bir şarkı.
defalarca art arda dinle yada yıllarca. ilk gün dinlediğin etkiden hiçbir şey kaybetmemiş ve her dinlediğinde ayrı bir tadı olan bir şarkı.
o şarkı sendin.
her tınısı, nefse dokunuşu, ritimsel değişimleri farklı ve özel.
gözlerin gibi,
bir yaşlıya kaldırımı çıkmasına yardım edişindeki tatlı sesin gibi,
çok yorgunken nereye gitmek istiyorsun diye sorduğundaki umursamazlığın altındaki ince fikirliliğin gibi,
lavaboda bulaşıkları akıtırken 'dikkat et su çok sıcak' derkenki umursamazlığın altındaki ince fikirliliğin gibi,
çok yemek yiyorsun dediğin andan bi an sonra ne ısmarlıyım sana deyişindeki incelik gibi..
evet çok sevdim seni, sabrettim, içimdeki o ufacık umut kırıntısını hiçe saymadım ve sevdim.
belki bu özel tınıyı duymaktı tüm gayem.
seks yada güzellik. keşke bu ikisi için tercih edebilsem seni. o zaman vazgeçmek kolay olurdu.
yaş aldıkça farkına varıyor insan.
sonsuzluk denilen şeyin var olabildiğini.