Köyün delisi x kişisinin etrafına topladığı köylülere ve işçilere verdiği vaaz sırasında sarf edilen içi boş kulağa hoş tespitlere benzer savlardan bir tanesi daha .
Öncelikle delimiz bilmeli ki işçi sınıfı ilerici devrimci gücünü ve üretim araçlarının mülkiyeti karşısındaki konumunu marksizm ile kazanmamıştır. Ya da marksizm(bilimsel sosyalizm) kalkıp da proleterya sınıfını biz yarattık , biz oluşturduk , bize hizmet edecek ,sözümüzden çıkmayacak dememiştir. Azıcık beyni olan deli dahi tarihsel materyalizmin sınıfların oluşumundaki nesnel etkisini görebilirken , demokrasiden atıp tutan akıllı delilerin bunu neden göremediği gayet açıktır .
Sınıflı toplumları ve sınıf iktidarına dayanan devletleri ortaya çıkaran sınıfların üretim ilişkileri içerisindeki üretim araçlarının mülkiyeti karşısındaki konumudur. Üretim araçlarına hakim olan burjuvazinin bu açıdan üretim araçlarının mülkiyeti ile üzerinde emek sömürüsü uyguladığı işçiler ile savaşımı yıllardır siyasi ve ekonomik krizlerle , emperyalist paylaşım savaşlarıyla devam etmekte karşılığında da daha fazla kar , daha serbest sermaye , daha ucuz iş gücü elde edilirken ; işçilere emek sömürüsü ile ücretli yoksulluk bahşedilmektedir. Mevcut ekonomi-politik anlayışın ve onun uygulayıcısı olan kapitalist ağa babaların , sermayedarların , tekellerin kadınlar üzerindeki ve doğa üzerindeki çarpık sosyal bilincini işin içine dahil ettiğimiz de bir zamanlar militarist güçleri ile sermaye imparatorluğunu birleştirerek dünyanın orta yerine pislemeye çalışmış olan Hitler'den öte ulusal çapta örgütlediği oligarşiler ve uluslararası tekeller yoluyla gizli ve çoğu zaman açık bir faşizm uyguladığı gözümüzde at gözlüğü olsa dahi görülebilir.
Sakıp Sabancı gibi " Çalııışşşşmaaaaaağğğğ çalıııışşmaaaaağğğ çooook çalııışşşmaaaaağğğ gerek ! " gibi bir sloganla kapitalizmin sermaye diktatörlüğünü kalkınma , sosyal devlet , istihdam gibi demokrasi kostümü giydirerek millete pazarlamaya kalkmak olsa olsa üretim araçlarına ve üretim sürecinin dönemsel gücüne sahip olan bir sınıfın ideolojik çarpıtması olabilir.
Kaldı ki günümüz kapitalist politikalarında artık burjuvazinin de önemli bir fonksiyonu kalmamıştır. Burjuvazi bir tüketim sınıfına indirgenmiştir. Ücret politakaları , işsiz kalma korkusu ile eli kolu bağlanan tekelci elit burjuvazinin alt tüketim sınıfı olan orta sınıfın ömrü bilişim çağının getirdiği yeni iş alanları ve sömürü sahaları nedeniyle biraz daha uzamıştır. Ancak hizmet ettikleri tekelci ağa babaları krizlerle kıvranıp durmakta , kızdırıldıkça ve gücü elinden alındıkça işçilere ve hatta kendi alt tabanına saldırmaktadır.
Mülk ve sermaye sahibinin , emek sahibini sömürmesi demokrasi olmuş . Mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi faşizm olmuş. *