22 yaşında ve kesinlikle aşka inancı olmayan bir erkek olarak ilk defa gün içinde sürekli aklımda olan, geceleri kafamı yastığıma koyduğumda aklımı meşgul edecek, gelecekle alakalı planlar kurduracak ve nereye baksam bana doğru gülümseyen yüzünü gördüğüm birisiyle tanıştım. daha doğrusu tanıştırıldım. anlatayım sevgilisi sözlük;
uzun yıllardır çok samimi olduğum bir arkadaşım ve henüz 6-7 aylık olan sevgilisi durduk yere sen çok iyi birisisin, züleyha'da çok iyi hadi sizi tanıştıralım dediler. bu konularda biraz çekingenimdir. utanıp çekindim ama arkadaşımın sevgilisinin beni en yakın arkadaşına layık görmesi gururumu okşadı orası ayrı. yine de yok olmaz falan dedim. bir iki ısrardan sonra kızın niyetimizden haberi olmadan buluştuk. daha doğrusu biz oturuyorduk bir on beş dakika falan uğradılar yanımıza. geldikleri zaman kalbim göğüs kafesimi parçalayacak gibi atıyordu. çok güzeldi, benim için fazla güzeldi. bir o kadar da utangaçtı. kısa bir zamanımız vardı ve o kısa sürede çok güzel güldük eğlendik. züleyha pek konuşmadı genelde gülüyordu, çok güzel gülüyordu, hep gülsündü. isterdim ki hiç kalkıp gitmesiler, saatlerce sohbet edebilelim ama alışveriş bahanesiyle çıkmışlardı ve sohbet hafif durağanlaşınca arkadaşımın sevgilisi kalkalım biz dedi. züleyha oturmak istiyordu sanki ya da ben öyle olduğuna inanmak istiyorum. kalkıp gittiler, arkadaşım dönüp sordu; ''ne dersin?'' pustum köşeme, ne denirdi ki; "olsun isterim." dedim. reddedilmekten korktuğumdan falan bahsettim, biraz lafladık. formaliteden bir iki mağazaya baktıktan sonra züleyha evine gitmiş, arkadaşımın sevgilisi de yeniden yanımıza döndü. bu iş oldu falan dediler. sonra kalktık yemek yedikten sonra arkadaşımın sevgilisini arabayla eve bırakırken züleyha aradı, konuştular. incecik sesi anlaşılamasa da duyuluyordu. o an düşündüm ki bu sesin sahibi ilerde beni de arayabilir, beni merak edebilir, bana kızabilir. hoşuma gitti. sonra içimden dedim ki "olur da aramızda bir şeyler olursa, kıymetini bileceğim."
aradan beş gün geçti ve az önce haber verdiler, tekrar bir buluşma ayarlamayı düşünüyorlar. bir stres sardı etrafımı. nasıl yaparım, nasıl ederim diye. stres diyorsam diken üstünde de değilim. tatlı bir stres, şikayetçi değilim yani. sadece ne yapacağımı bilmiyorum ve sürekli aklımda, vize haftası geldi ders çalışamıyorum. vizeler yalan olacak son seneden okulu uzatırsam hoş olmaz.
nasıl edeyim diye düşünürken önümde açık duran sözlüğü görünce bir iki satır yazayım dedim. yazmamak olmazdı çünkü. hem olur da işler istediğim gibi giderse açar gösteririm "bak bunu sana yazdım."