Bu duruma da dört ayrı bakış açısıyla bakıyorum.
-kitap okumak abartılıyor diyen kitap okumayanlar
-kitap okumanın çok gerekli olduğunu düşünüp kitap okuyamayanlar
-kitap okuma eylemini aşırı mühim bir şey yapıyormuş gibi, sanki her okuduğu satırda dünyanın yörüngesine bir uydu fırlatıyormuş gibi, kitap okurlarını sanki hiç osurmuyormuş gibi lanse eden okurlar
-benim de dahil olduğumu kabul ettiğim; kitap okuyan fakat kitap okumanın getirdiği zorunlu birikimi dışa vurmanın dışında bunla ilgili hiçbir ipucu vermeyen mütevazı okurlar
Bu farklı personaların pencerelerinden bakarsanız kitap okumanın abartıldığını da düşünebilirsiniz yeterince abartılmadığını da.
hayatında bir kere bile kitap okumamış nüfusun tüm nüfusa oranı %45 olan bir ülkede yaşadığımızdan dolayı kitap okumak bir elitizm göstergesi olup kitap okuyan kitlenin büyüklenmesine sebebiyet verebiliyor. Ama aynı şekilde, kitap okumak yeteri kadar abartılmadığı için de hayatında bir kere bile kitap okumamış nüfusun tüm nüfusa oranı %45.
Paradoks gibi ama değil de.